DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Giresun °C
Giresun
°C
°C
°C
°C
°C

ALLAH KORKUSU

07.11.2022
162
A+
A-

BU ECEL TERİDİR

Sultan II. Abdülhamid Hân (rh.)’ın, son gününde, hayatında hiç bir sabah terk etmediği banyo ve duşa girmesi hastalığını ağırlaştırmıştı . Son gününü Müşfika Dördüncü Kadı-Efendi şöyle anlatıyor:
— O gün sabah banyosunu yaptı . Ben çamaşırlarını giydirdim Fakat baktım ki sırtı durmadan terliyor. — Aman Efendiciğim, çok terliyorsunuz, dedim.
— Kadın-Efendi, bu, ecel teridir, cevabını verdi.
Elbisesini giydi. Kahvesini verdik . Hamamdan sonra kahve içmek itiyâdın da idi . Yarım bardak sütlü maden suyu da içti.
Oturduğu yerde iki rek’at namaz kıldı. Bundan sonra ağırlaşmaya başladı.”(Büyük Tarih Ansiklopedisi, 1/113, Yılmaz Öztuna)
S. Abdülhamid Hân hazretleri, 1 Kasım 1912’den vefât günü olan 10 Şubat’a kadar 5 yıl, 3 ay, 9 gün Beylerbeyi sarayında kalmıştır. Burada en küçük oğlu Şehzâde Mehmed Âbid Efendi ve en sevgili zevcesi Müşfika 4. Kadın-efendi ile yaşamıştır. Tahttan indirildikten 8 yıl, 9 ay, 13 gün sonra 75 yaşını 4 ay, 19 gün geçe burada dâr-ı bekâya irtihâl etmişlerdir. S. Abdülhamid Hân’ın vefât yılı, aynı zamanda, Birinci Dünya Savaşı fâciasının da son yılıdır.
***
HER HÜKÜMDAR KORKAR MI ?
Bizans Hükümdarı Hz Ömer ‘e bir elçi göndermişti . Elçi Medineye varınca :
— Hükümdarınız nerede ? diye sordu .
— Onun belli bir yeri yoktur . dediler . O her zaman içimizdedir . Şimdi öyle tahmin ediyorum ki , Medinenin dışında bir yerdedir .
Elçi aradı taradı , Hz Ömer’i buldu . Hz Ömer güneş altında kızgın kumlara yatmış uyuyordu . Yüzünden şıpır şıpır ter damlıyordu . Elçi bu durumu gördü ve kendi memleketinde bir hükümdarın yüzlerce muhafızla dolaştığını düşünerek :
— Uyu ya Ömer , dedi . Sen haksever bir hükümdarsın , ve böyle rahat , korkusuz uyumak senin hakkındır .
***
ALLAH KORKUSU
Hz Ömer bir gün yaşlı bir kadınla kendini tanıtmaksızın konuşmaya başladı , kadın bir ara Halifeden şikayet ederek : — Dilerim Allahtan Ömer benim yüzümden hayır ile mükafatlandırılmasın , dedi . Hz Ömer “ Niçin “ diye sordu . Kadın :
— O halifeliği aldığından beri bir kerecik olsun ne halde olduğumu sormadığı gibi emsalime yaptığı yardımlardan hiç birini yapmadı . Hz Ömer :
— Peki ama , halife senin halini nerden bilsin ?
— Sübhanallah , böyle şey olur mu ? İslamın umurunu göreceğim diye yükü sırtına almış bir kimsenin , değil şehirdeki halkı , hatta doğu ile batı arasındaki hadiseleri bile bilmemesi , duymaması olur mu ?
Hz Ömer bunu duyunca :
— Vah yazık sana Ömer , vah sana . diyerek büyük bir teessür izhar etti ve :
— Ey Allahın kulu Ömer’in sana karşı işlediği zulmü bana kaça ödetirsin ? O adamın Allahın gazabına uğramasına bir türlü yüreğim razı olmuyor . dedi . Kadın evvela buna inanmadı ise de , ısrar üzerine 25 dinara razı olacağını söyledi . Halife derhal 25 dinar ödedi , Tam o sırada , Hz Ali ile ibn-i Mes’ud oraya geldiler . Her ikisi de Hz Ömer’e :
— Ey Mü’minlerin emiri , diye hitap ederek selam verdiler . Bunu duyan kadın iki elini başına vurarak : — Ah , ben ne fena iş yaptım , mü’minlerin emirine karşı tahkiramiz sözler sözler söyledim , ona beddua ettim , diye korkudan titremeye başladı .
Hz Ömer kadını teskin ve teselli etti ve sonra yazı yazmaya elverişli bir şeyler aradı ve bulduğu bir kağıt parçasına şunları yazdı : — Bismillahirrahmanirrahim… boynunda Hilafet umurunun yükünü taşıyan Hattab’ın oğlu Ömer’in … isimli kadına , halifeliği zamanında yapmış olduğu zulmü adı geçen kadından 25 dinara satın aldığını , her ikisinin de kıyamet ve hesap gününde Allahın huzuruna vardıklarında , kadının Ömer’den davacı olmayacağını , Ömer’e atıf ve tevcih ettiği zulümden tamamen kurtulduğunu bildirir iş bu beraatname , mahallinde tanzim edilerek. Ebu Talib’in oğlu Ali nin ve İbn-i Mes’ud’un şehadetleri ile düzenlendi . ve kurtuluş vesikası olarak Hattab’ın oğlu Ömer’e verildi .
Bu vesikayı sonra Hz Ömer , oğlu Abdullaha vermiş ve öldüğü vakit kefeninin arasına konulmasını vasiyet etmiştir .

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.