CENNETTE OLMAYANLAR
SULTANIN ADALETİ
Diyarbekir de oturan bir tüccarın kölelerinden biri kaçar ve Sultan Selahaddin Eyyubiye satılır . Bu köle zamanla onun yakınları arasına girerek vezirlik rütbesine kadar yükselir . Vefat edince kimsesi olmadığı için serveti , efendisi sultana kalır . Nakit 80 bin altın olan bu serveti , ölümünden uzun bir zaman sonra eski efendisi haber alır . Kölenin efendisi Diyarbekir den bir kısım şahitlerin ifadesini aldıktan sonra Şam’a gelir .Şam mahkemelerinden de gerekli belgeleri alıp Mısır’a yollanır . Baş kadıya varıp davasını arz eder . Belgesini gösterir . Belgelerin sağlam olduğunu gören kadı kendisine : — Gerçi davalı çok büyük ve çok güçlüdür . Ancak dinin hükümlerine karşı son derece hürmetlidir . Yarın huzuruna çık , divanda kendisine bir arz et , bakalım ne buyuracaktır . der .
Tüccar ertesi gün gelip divana girer , kadı makamına oturduktan sonra davacı tacir elindeki arzuhali sultana sunar . Selahaddin Eyyubi bunu alıp okur ve hemen tahtından kalkarak gidip davacı ile birlikte kadının huzurundaki davalı yerine oturur . Kadı davacıyı dinler ve : — Ey Sultanımız , efendimiz ; bu adam kaçan kölesinin akıbetini öğrenip elinde kuvvetli belgelerle gelmiş bulunmaktadır . Davasının haklı olduğu benim huzurumda sabit olmuştur . Siz ne dersiniz ? Selahaddin Eyyubi :
— Mevzubahis köle vaktiyle bu adamın kölesi olabilir , yanından kaçmışta olabilir , ancak o köle bunca serveti yanımda edinmişti , bu husustaki dinin hükmü nedir ? Kadı : — Madem ki o kimse bu adamın kölesidir , onun malı elbette sahibinin sayılmalıdır . deyince sultan :
— Ölen kişinin bütün mal , mülk ve servetini , hiç eksizsiz bu adama teslim eyleyin . emrini verir . Ölen köle vezirin ayrıca iki de köyü varmış . Sultan bunları da değer pahası ile tacirden satın alır . Fakat olabilir ki halk şimdi bu köyler çok para ederken , sultan onları pek ucuza satın aldı diye dedikodu yapabilir düşüncesiyle yine tacire bedelsiz olarak iade eder .
******
KİMLERİN KESTİĞİ YENMEZ
* Mecusi ( ateşperest ) ‘in kestiği yenmez .
* Mürted’in , yani maazallah İslam’dan çıkmış olan kimsenin kestiği yenmez .
* Besmele’yi kasden terk edenin kestiği yenmez .
* Besmele’yi sehven ( yanlışlıkla ) terk etmek zarar vermez .
* Besmelesiz helal olmayacağını bilmeyerek besmeleyi terk etmek zarar vermez .
******
CENNETTE OLMAYANLAR
Bir Sahabi Peygamber Efendimiz’e (sav) :
— Ya Rasülallah , uyku Allah-ü Teala’nın dünyada gözlerimize verdiği bir şeydir. Cennette uyku olacak mı ? diye sordu . Peygamber Efendimiz (sav) :
— Hayır , zira uyku ölümün kardeşidir . Cennette ise asla ölüm yoktur . buyurdular .
— Ya Rasülallah öyleyse cennet ehli nasıl istirahat edecek ? dedi Peygamberimiz:
— Orada yorulmak , zayıf düşmek yoktur . Onların her yaptıkları rahatlıktır . buyurdular . Bunun üzerine Fatır Suresinin :
— Burada bize yorgunluk gelmeyecek , burada bize usanç dokunmayacak , mealindeki 35 ayeti nazil oldu . ( Sıfattu Ehli’l Cennet )
******
SAMİMİYETİN MÜKAFATI
Fatih Sultan Mehmed , İstanbul’u fethettikten sonra şairler , padişaha kasideler yazıp tebrik ederler . Hünkar her birine bol bol insanlarda bulundu . Bir gün Anadolu dan yeni gelmiş bir şair de şu iki mısrayı göndermiş :
A devletli hünkarımız , sabahınız hayır olsun .
Yediğin bal ile kaymak , güzergahın çayır olsun .
Hz Fatih şairi huzuruna davet ederek pek çok ihsanda bulundunuz . yakınları :
— Efendimiz , kıymetli kasideler yazanlara daha az ihsanda bulunduğunuz halde , bu iki satıra acaba niçin bu kadar iltifat buyurdunuz ? diye sorarlar .
Fatih Sultan Mehmed şu cevabı verir :
— Bu beyti hepsinden daha samimi bulduğum için .. çünkü o ömründe , en lezzetli yiyecek olarak bal ve kaymağı biliyor . En güzel yer olarak da Çayırı .. Bunlardan daha iyi bir şey görmemiş ki bana onları layık görsün .