DÜNYA’NIN AKIBETİ
DÜNYA’NIN AKIBETİ
Abdullah İbn-i Abbas (ra) buyurdu :
— Kıyamet gününde dünya , saçının akı karasına karışmış , gözleri korkudan gömgök olmuş , azı dişleri görünen , çirkin yaratılışlı yaşlı bir kadın suretinde getirilir . İnsanları seyreder . İnsanlara :
— Bunu tanıyor musunuz ? diye sorulur . İnsanlarda :
— Biz onu tanımak’tan Allah’a sığınırız , derler .
— O , uğrunda birbirinizle çarpıştığınız , birbirinizi kestiğiniz , uğrunda birbirinize darılıp küstüğünüz , birbirinize hased ettiğiniz , buğz ettiğiniz , birbirinize kibirlenip gururlandığınız dünyadır , denilir .
Sonra dünya cehenneme atılır . Dünya :
— Ya Rabbi nerede bana tabi olanlar , benim yardımcılarım , deyince, Allah-ü Teala :
— Dünyaya tabi olanları , onun yardımcılarını da cehenneme atın . buyurur . ( Şuabül-İman )
******
SULTAN HAN’IN BİR KERAMETİ
Sultan Birinci Murat Han merhum , bir gün , o zamanlar vahşi hayvanların mekanı olan Bursa etrafındaki Kaplıca Hamamı tarafına av için çıktı . Bir CEYLAN peşine düştü . Hayli kovaladıktan sonra bugünkü Kaplıca camiinin yerine gelince rüzgar gibi koşan hayvan bir anda dönüp sultanın önünde durdu . Dile gelip :
— Ey Gafil Padişah . Alemlerin Rabbi , seni kendi halinde gezen mahluklarına eza edesin diye mi yarattı ? deyip gözden kayboldu .
Sultan Gazi bu halde hayret ve tefekküre dalmış iken vezir ve emirleri yanına geldiler . Mübarek çehresinde endişe alametlerini görünce sebebini sordular . O bu keşf ve keramet sırrını onlara açmayıp sadece :
— Tez burada bir cami , medrese ve imaret bina edesiniz . dedi . Vezirler :
— Burada bina yapmaya iki mani vardır .
1 . ) Burası şehirden uzak , sapa bir yerdir . Bir müsafirn buraya gelmesi ihtimalden uzaktır . Ne imarette kimse konar ve ne de medresesinde danişmend (hoca) durur . Müsafirsiz imaret ve cemaatsiz camiye masraf zayidir .
2 . ) Bu ki memleketimizde bunun gibi binalar yapabilecek mimarımız yoktur . dediler . Sultan Gazi :
— Evvelki maninin halli kolaydır . Bu binalar yapıldığında etrafına diğer binalar da yapılır . Ne müsafir eksik olur ne komşu . İnşaallah az zaman içinde mamur kasaba haline gelir . Hemen mimar tedarik edin . diye emretti . Ondan sonra da ava çıkmadı .
Vezirler şehirde mimar ararlarken Bizans İmparatoru gemileriyle Yalova kıyılarında Müslümanları vurmaya bir miktar asker gönderir . Oraların muhafızı olan vali bir gece baskınıyla bunların çoğunu kırar , kalanı esir eder . Esirleri sultana gönderirler . Birinin çok mahir mimar ve mühendis olduğu anlaşılır .
Sultanın kerametini anlayıp onu arz ettiler , padişah mimarı bedelsiz azad edip inşaatı uhdesine havale etti . Az vakitte sağlam ve mükemmelce binaları tamam ettiler . Her biri riyasız hayrat oldu . Rum diyarına gelen gidenler buraya uğramadan ayrılmaz oldu . Etrafı da evlerle dolup mamur bir kasaba haline gelerek padişahın firaseti tahakkuk etti . ( Hadikatü’s-Selatin , Celalzade Salih Çelebi )
******
SELMAN-I FARİSİNİN TEVAZUU
Bir adam atı için bir miktar yem satın aldı . O vakit Medain valisi bulunan Selman-ı Farisi (ra) Hazretlerini tanımayıp ona :
— Ey Farslı , gel de şunu taşı . dedi .
Hazreti Selman çuvalı yüklenip onu takip etti . İnsanlar Hazret-i Selman’ı gördükçe selam veriyorlardı . Adam onlara : — Bu zat kimdir ? diye sorunca
— Selman-ı Farisi’ dir , dediler . Adam hemen özür dileyerek :
— Efendim vallahi sizi tanıyamadım , çuvalı bana veriniz . dedi . Lakin Selman (ra) şöyle buyurdu : — Hayır , ben bu yaptığımla üç türlü hayır kazanacağımı umuyorum .
1 . ) Kibirden kurtulmuş oluyorum
2 . ) Bir Müslümanın ihtiyacını karşılamakta ona yardımcı oluyorum
3 .) Eğer senin dediğin şeyi yapmamış olsam , sen onu benden daha zayıf kimseye taşıtacaktın . Ben o zayıfı korumuş oluyorum . ( Hilyet’l- Evliya )
******
BATILILARIN İSLAM HAYRANLIĞI
“ Kur’an-ı Kerim ; Yalnız İslam dininin kalbi ve ruhani aleme ait bir rehberi değil , aynı zamanda her ilmin bir hülasası ve bizim şu fani dünyamız için kanunlar mecmuası teşkil eden bir siyaset vesikasıdır . ( Amerika Princeton Ünv. Prof .Philip K.Hitti . 1950 )
— Hristiyanlar alim olunca Hristiyanlıkla alakaları kesilir . Müslüman da cahil olunca İslamiyetle alakası kesilir . ( Charles Mismer , Fransız müellif 1870 )
— Hiçbir tercüme şayan-ı hayret bir üslubu olan Kur’an-ı Kerim’in zarif inceliklerini ifade edemez . Onun kuvvet ve kudretiyle güzelliğini ve aynı zamanda şekil asaletini takdir edebilmek için metnini dinlemek lazımdır . ( Jacgues C. Risler , Paris İslam Enstitüsü Profesörlerinden 1955 )