EKMEK DİKMEK ÜZERİNE
20 Ekim 2022 Perşembe sabahı, köyde şapkalı evimdeyim. Güz güneşin sarı ışıkları pencereden süzülüyor. Sobam yanıyor, salon sıcacık. Kahvaltı sonrası kanepeye oturdum. Bir yandan keyif çayı yudumluyorum diğer yandan TRT Belgesel kanalını izliyorum. Belgeseller ilgimi çeker daim.
Kanalda “ Bi Çiftlik” adlı belgesel yayınlanıyor. Konu Doğu Karadeniz yöresi olunca ilgim bir kat daha artıyor… Çoruh nehrinin kıyısında yer alan yemyeşil bir ilçe, sıcakkanlı insanlar, dik yamaçlar, çaylıklar… Borçka deyim yerindeyse tam bir doğa harikası! Mutluyum, huzurluyum, keyifliyim. Anlatıcı, “Borçka Rize ile birlikte çayın kanunla ekildiği yer olmuş” diyor.
Cümlede geçen “çay ekmek” sözcüğüne takılıyorum. Güzel Türkçemiz adına üzülüyorum. Huzursuz oluyorum. Ne yalan söyleyeyim keyfim kaçıyor. Bu güzel, arı, duru dil bu kadar mı özensiz, savruk kullanılır? O an “Hey anlatıcı dilini eşek arısı soksun!” demek geliyor içimden. Desem ne olacak ki. Bir kez ok yaydan fırlamış…
Gel de kızma, gücenme! Darı ekilir, buğday, arpa vb. ekilir. Ekmek tohumla ilgilidir. Tohumluk darı, arpa, mısır saçma, serpme, tene tene atma yöntemlerinden biri ile tarlaya ekilir. Bizim yörede buna “ekin ekmek” denilir. Eskiden ekin imeceleri olurdu. Bazen kemençeci eşliğinde hep birlikte kazmalar kalkar iner ve tarlalar ekilirdi… Hala o günlerden kalan görüntüler beynimde, ekin türküleri aklımda… Genç kızken katıldığı ekin imeci(e)lerini sevgiyle, özlemle anlatır; tiz, ince sesiyle art arda sıralardı imeci türkülerini rahmetli Nermin teyze:
Galdır gazmayı galdır
Galdır boyundan aşır
Sevdalı olan uşak
Cebinde boncuk daşır
Galdır gazmayı galdır
Galdır boyundan aşır
Sevdalı olan gızlar
Cebinde mendil daşır
Hey imeci imeci
İki goyun bir geçi
İmecinin içinde
Ben olsam kemençeci
Yöresel ağızda imece denmez imeci denirdi; hâlâ da böyle söylenir. Ne yazık ki artık ne o tarlalar var, ne de ekin imecileri… Konuyu dallandırıp budaklandırarak fazla dağıtmadan ekmek eylemine getirelim, yine. Bu sözcük “ Bir bitkiyi üretmek için toprağa tohum atmak veya gömmek” olarak tanımlanır Türk Dil Kurumu sözlüğünde. Bu anlatım yanlışı fındık ile de ilişkilendirilir: Fındık ekmek! Ne kadar yanlış bir söylem! Yine Türk Dil Kurumu sözlüğünde “Yetiştirmek için bir bitkiyi toprağa yerleştirmek” olarak tanımlanır, dikmek.
Oysaki fitil, fide, ya da fidan haline gelen bitkiler dikilir. Fındık da çay da böyledir. Fındık ocaklarının dibinden alınan ışkınlar, açılan geniş ve derince çukurlara özenle yerleştirir ve kökleri toprakla kapatılır. Ceviz de böyledir, elma da, armut da… Fasulye dikilmez, ekilir; fakat domates, biber, patlıcan, ekilmez, dikilir. Burada ince bir ayrıntı vardır. Patlıcan, biber, domates gibi yaz sebzelerinden dökümlük ayında (güzün) alınan ve güneşte kurutulan tohumlar önce küçük bir alana ekilir sonra çimlenip boyu bir karış olan fitiller sökülerek tarlanın uygun bir yerine dikilir. Bu sebzelerin dikili olduğu alana patlıcanlık, biberlik, domateslik denildiği gibi daha genel anlamda “çit” de denilir. Çavuşlu yöresinden derlenen “Çitten Söktüm Çangalı” adlı türkünün ilk dörtlüğü “çit” sözü ile başlar:
Çitten söktüm çangalı
Dayadım pencereye
Pencereden okarı
Al beni içeriye
Duman dere okarı
Kılavuzdur kılavuz
Andır galsın yaylası
Yârim evde yalavuz
Ne fındık ne de çay ne de ceviz buğday, arpa, mısır (darı) gibi ekilip biçilmez. Bir kez dikilince yıllarca ürün verir. Böyle dil yanlışlarına, Osmanlı döneminde sıkça kullanılan “galatımeşhur” (doğru bilinen yanlış) diyerek göz yumabilir miyiz? Hayır! En azından ben göz yummam. Dil bir bilinçtir. Dili doğru, güzel, etkili ve akıcı kullanmak hepimizin görevidir. Özellikle toplumla iletişim kuran herkes önce dilini sevecek, sonra güzel ve etkili kullanacak. Sapla samanı karıştırmanın bir anlamı yok! Sözü daha uzatmadan Türkçe sevdalısı Azerbaycanlı şair Bahtiyar Vahapzade’nin “söz hüneri, söz bayrağı” olarak nitelendirdiği dil üzerine yazdığı şu dizelerle noktalayalım:
Bu dil – tanıtmış bize bu dünyada her şeyi
Bu dil – ecdadımızın bize goyup getdiyi
En gıymetli mirasdır, onu gözlerimiz tek
Goruyub, nesillere biz de hediyye verek.