HAMİLTONU BOĞAN MANEVİ EL
HAMİLTONU BOĞAN MANEVİ EL
General Hamilton anlatıyor :
— 3 Eylül 1915 gecesi korkunç bir rüya gördüm . İmroz da çadırımın içinde Küçük portatif karyolamda yatmaktaydım . Birdenbire kendimi buz gibi bir suda gömülmüş buldum ,
— Birisi beni denizin dibine doğru çekiyordu . Boğuluyordum . İki kuvvetli elin boğazımı sıktığını hissediyordum . Bu ikisi beni hem boğuyor , hem de denizin derinliklerine doğru sürüklüyordu . Nefesim kesiliyordu .
— Dehşetli bir mücadele ile kendimi bu iki elden kaurtarmaya çalıştım. Bu o kadar sıkıntılı boğuşmaydı ki, yatağımda güçlükle gözlerimi açtığım zaman bütün vücudum zangır zangır titremekte idi ve baştan aşağı kan ter içinde kalmıştım . Boğazımı sıkan iki kuvvetli pençeyi görür gibi oldum .
— Çadırımın içinde sanki bir hayalet vardı . Fakat yüzü karanlıkta seçilmiyordu . Bu hayal yavaş yavaş gözden silinip kayboldu . Boğazım ferahladı . Rahat nefes almaya başladım , çadıra bir düşman mı girmişti.
— Ömrümde bu kadar korkunç bir rüya görmüş değildim . Uyandıktan sonra saatlerce bu korkunç rüyanın dehşeti içinde kıvrandım . Kafamın içinde acaip düşünceler belirmeye başladı . Çanakkale tekin değildir . Üzerimize kaçınılmaz bir tehlike çökmüştür , hepimizi meş’um bir akıbet beklemektedir .
İngiliz General Hamilton’un bu rüyasından sonra düşman kuvvetleri dayanamamış pılıyı pırtıyı toplayıp Çanakkaleyi terk etmiştir. (Hayat Mecmuası . sayı 93 ) Tarih : 18.7.1958
***
ÇANAKKALE ZAFERİ
Birinci Dünya savaşında kazandığımız en büyük muharebedir . Savaşın gidişini değiştiren bu zafer , İngilizler’e 205 bin , Fransızlara 47 bin kişiye mal olmuştur . Düşmanın Çanakkale önüne yığdığı deniz kuvvetleri 18 zırhlı , 12 kruvazör , 17 muhrip , 12 denizaltı , 1 uçak gemisi . 36 mayın gemisinden meydana geliyordu . Ayrıca 86 nakliye , 22 de çıkarma gemisi vardı .
İngiliz , Fransız filosunun altı zırhlısı Türk topçularının isabetli atışı sonunda batırıldı . 6 saat 45 dakika süren bombardıman esnasında düşman 506 top kullandı . Savaşta Çanakkale sırtlarında vaktiyle İkinci Abdülhamid han’ın yaptırdığı Aziziye tabyalarının büyük rolü oldu .
***
ÇANAKKALE HARBİNDE İKİ AMİL
İngiliz resmi tarihi şunları anlatıyor :
— Gelibolu’daki Türkler insanları harekete getiren en kuvvetli 2 amilin tesiri altında davrandılar . Dini coşkunluk ve yurdunu yabancı istilasından korumak isteği saldırıda nadiren mükemmel olmakla birlikte , Türk askeri düşmanlarının saygısını kazanan çetin bir yüreklilikle mevziine sarılıp yapışmaktadır . O sefer boyunca pek az istisnalarla değerli ve mert düşman olduğunu göstermiştir.
Türk tarafından gelen Allah- Ekber diye yükselen bir sesle ne olduğunu anlayamadan hemen silahlarımıza sarılıp alarma geçtik . Karanlık içinde olmasına rağmen hemen yakınımızdaki seçebiliyorduk. Hepimiz hayretler içinde kalmıştık. Türk siperlerinin önüne çıkmış beyaz sarıklı bir din adamı ayakta ve fütursuzca dini görevini yapmaktaydı.
19 Mayıs hücumunda orada burada dürülü kirli çamaşır paketlerinden, Türk askerlerinin şehit olmak üzere bulunduğu son anlarda abdest alıp namaz kıldığı ve Allah’ın huzuruna hem içi, hem dışı temiz varmış olmak için yeni çamaşır giydiği anlaşılmaktadır.
***
ŞEHİD ÜSTEĞMEN ZAHİD’İN MEKTUBU
Üsteğmen Zahid , Çanakkale nin son şehitlerindendir . Onun şehit ruhundan hem yetim hem öksüz kalan cesedini gömmeden önce ceplerini arayan arkadaşları , üzerinde bir vasiyetname buldular . Bu vasiyetname açıldığında içinden karısına yazdığı bir mektup çıktı. Bu mektubun zarfı açıktı . Bu sebeple içinde yazılı şeyleri Çanakkale nin son ve büyük zaferini o gün tadan bütün alay subayları öğrenebildiler . Zahid mektubunda eşine şöyle diyordu:
— Bu günlerde her zamankinden daha önemli muharebelere gireceğim . Bilirsin , her muharebeye giren ölmez. Fakat eğer ben ölürsem sakın gam yeme. Beni ve seni yaratan Allah bizi nasıl dünyada birbirimize nasip ettiyse, benden şehitlik rütbesini esirgemediği takdirde, elbette ruhlarımızı da birbirine kavuşturur. Vatan yolunda şehit olursam bana ne mutlu. Ancak vasiyetlerim var:
— Birincisi , benim için katiyen ağlama .
İkincisi ; Eşyanın listesi ilişiktir . Bunları sat , ele geçecek paradan “ Mihri muaccel “ ve “ Müeccelini “ al . Üst tarafıyla bana bir mevlid okut . Eğer bunlar sana borcumu ödemezse hakkını helal et ( Asker’in Din Kitabı 334 )
***
ÇANAKKALE’DEN BİR ASKER MEKTUBU :
Bölük Emini ve Başçavuş Hüseyin :
— Benim tek kardeşçiğim Mehmet, Sen bensiz oralarda ne yapıyon ? Ne iş tutuyon ? Haber ver bakalım :
Koca Nine zahirelerimizi öğüttü mü? Köyün değirmeni işliyor mu? Şimdicik ben kalksam da köye geliversem bir dilim ekmek bulup verebilin mi? Küçük pınar daşdı mı? Daşmadıysa susuzluk çekersiniz, vah vah.
Bana bak oğlum, şimdicik çocuklar delikanlı yerine geçtiler. Sen de davran, Koca Nine’ne, köyün ihtiyarlarına yardım et. Sana ne verirlerse yapıver, anladın mı?
Sen beş vakit namazını kılıyon mu? Yoksa tenbel tenbel sokaklarda mı dolaşıyon? Aman Mehmet’im, beş vakit namazını sakın sakın ha terk etmeyesin.Namazını kılmazsan, orucunu tutmazsan Hak Teâlâ hazretleri seni sevmez. Beş sene sonra asker olunca yüzünde nur görülmez. Sonra senin adını bölükte “yüzü şavksız Mehmet” koyarlar.
Bizim köyün hocası, büyük âlimdir. Sen beni dinle, hoca efendinin eteğine yapışasın. Sen ondan daha yirmi bin ilim kaparsın.
Bizleri sorarsan, ah oğlum bilsen cenkte neler, ne babayiğitlikler gösteriyoruz.” (Tarihin Satır Aralarından, Çamlıca B. Y.)