DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Giresun °C
Giresun
°C
°C
°C
°C
°C

ÖĞRETMEN DUYŞEN VE ASİYE ABLA

12.09.2022
141
A+
A-

“Oy Asiye Asiye,
Tütün koydum keseye.
Annen verecek seni,
Fındığa veresiye”
Anonim.
Asiye Abla’yı her gördüğümde, her nedense aklıma Kırgız yazar Cengiz Aytmatov’un öykü kahramanı Öğretmen Duyşen gelir…
Öğretmen Duyşen, Sovyet Devrimi’min ilk yıllarında, çok zor koşullarda köy çocuklarını eğitmeye çalışan bir köy öğretmendir.
Aslında öğretmen de değildir; okuma yazmayı askerde öğrenmiştir…
Öykünün bir başka kahramanı da Öğretmen Duyşen olmasa, yok olup gidecek olan 14 yaşındaki köylü kızı Altınay’dır.
Altınay, çok zor koşullarda okuyarak, Sovyetler Birliği Bilim Akedemisi üyeliğine dek yükselecektir…
Altınay, yıllar sonra köyüne Bilimler Akedemisi üyesi olarak döndüğünde, bir fırsatını bulup, ilkokul öğretmeni Duyşen’i sorar…
Duyşen’i görünce çok üzülür…
Çünkü; ilk öğretmeni ve ilk aşkı olan Öğretmen Duyşen artık çok yaşlı ve bitkin bir durumdadır…
Cengiz Aytmatov’un ilk yapılarından olan bu kitap Türkçe’ye ilkez “İlk Öğretmen” adı ile çevrilmiştir…
Daha sonraları ise “Öğretmen Duyşen” adı ile yeniden çevrilmiştir.
Unutamadığım kitaplardan biridir.
Bu çarşamba Asiye Abla’yı pazar yerinden çıkarken gördüm.
Önünde arkasında bir kaç köpek onunla birlikte yürüyordu.
Görüntü evin bir duvarına asılacak muhteşem güzellikte bir tablo gibiydi…
Selam verdim, köpekleri işaret ederek, peşimi bırakmıyorlar, dedi…
Tabi bırakmazlar Asiye Abla, onlar seni velinimetleri olarak görüyorlar, dedim.
Gülerek, evet, dedi ve tekerlekli pazar çantasını çekerek yürüdü gitti…
Arkasından bakarken Asiye Abla’yı neden öğretmen Duyşen’e benzettiğimi anlar gibi oldum.
Asiye Abla’yla Duyşen arasında kurduğum koşutluk belki de ikisinin de mesleklerini delice sevmeleri ve hizmet aşkıyla yanıp tutuşmalarıydı…
Düşünüyorum da eğer toplumlar ayakta kalabiliyorlarsa, işte bu tür adsız kahramanlar sayesinde ayakta kalabiliyorlar…
Asiye Abla, o zamanlar Türkiye’nin ilk ebe okulu olan Ankara Ebe Okulu’nda okumuştur.
Gençlik yıllarında sağlıkçılara işim düşmediği için, sağlık görevlilerini pek tanıyamıyordum.
Asiye Abla’yı da bu nedenle olsa gerek, çalıştığım okul öğrencilerine aşı yapmaya geldiği zaman tanıdım.
Neredeyse, 45 yıl olmuş.
O gün bu gündür saygı duyduğum Asiye Abla’mdır.
Nerde görsem, selam verir, hatırını sorarım.
Epey oluyor, bir çay ocağının önünde arkadaşlarla çay içip sohbet ederken, sokakta Asiye Abla’yı gördüm ve buyur ettim.
İşi olduğunu söylese de ısrar edince oturdu.
Çay ısmarlamak istedik, hayır ben çay içmiyorum, dedi.
Nedenini sorunca; ebe okulunda okurken, bize sütlü çay verirlerdi.
Süt dedikleri de ABD’nin verdiği süt tozundan yapma süttü.
Tiksindiğim için, verilen o çaylar içemedim.
O yüzden, hala çaydan tiksinirim, dedi.
Asiye Abla’yı çok iyi anlıyordum.
O dönemi yaşayanlar, içirilen sütün, ekmeğe sürülen yağın ne iğrenç birşey olduğunu çok iyi bilirler.
Aynı sıkıntıları bende yaşamış, dayak yemesem de, çok azar işitmiştim öğretmenlerden.
Asiye Abla; o sütlerden, verilen yağlardan tiksindiğim için, ben de hala süt içmem tereyağı yemem, dedim.
Demek büyüklerimiz iyilik edeyim derken, bizlere ömür boyu sürecek çok büyük travmalar yaşatmışlardı.
Travma geçirenlerden biri de Eynesil’imizin Asiye Abla’sıydı…
Ne diyelim, ozanın dediği gibi, tükenip gidiyor ömür dediğin…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.