OSMANLIYA İHANETİN CEZASI
OSMANLIYA İHANETİN CEZASI
Meşhur Mısırlı İslam alimi Muhammed el-Gazali nin Mescid-i Aksanın Yahudilerce yakılışının 25 yılı münasebeti ile Kahire de verdiği bir konferansta :
— Şu bir hakikat ki Müslümanlar , Osmanlı Hilafet devletine hıyanet ettiler , İngilizler bir milyara yakın Mısırlıyı hilafet devletini parçalamak için satın aldılar ve Müslüman Türklere karşı onları kullandılar . Ve Müslüman Türkler perişan oldu .
Türkleri , ihanet eden Araplar perişan etti ve biz bu yaptığımız hıyanet ve ihanetin cezasını Filistin ve Mescid-i Aksa topraklarının İngilizlerin eline geçmesiyle çok pahalı ödedik . Filistin ve Kudüs elden çıktı . diyerek çok acı bir itirafta bulunduğunu biliyor musunuz ?
***
MEZHEBE RİAYET
İmam-ı Rabbani hazretleri “ Mebde’e ve Mead “ risalesinde , İmam-ı Azam ‘ın “ Cemaatle namaz kılarken imama uyanlar Kur’anı kerim okumazlar “ şeklindeki içtihadı hakkında şöyle yazıyor .
— Madem ki , Kıraat namazda farzdır ve Hadis-i şerifte gelmiştir “ Fatihasız namaz olmaz . “ yani , fatihasız namaz eksiktir . Neden hakiki kıraati bırakıp hükmi olan kıraate karar verdiler ? Bunun sebebini tamamen anlayamadım . Halbuki , Hanefi mezhebinde , imam arkasında kıraate dair , açık bir delilin olmasını arzu ederdim . Bununla beraber , mezhebe uyarak imam arkasında yine de , Fatiha okumazdım . Zira biliyordum ki , mezhepten çıkmak dinsizliktir .
Nihayet , Hak Teala mezhebe riayetin (uymanın) bereketi ile , Hanefi mezhebinde İmama uyanların kıraati terk etmelerinin iç yüzünü bildirdi . Basiretimle kıraati hükmi ( imamın okuyup cemaatin susması , yani imamın hem kendi yerine , hem de cemaatin yerine okuması ) gösterildi .
Anlaşıldı ki , imam ve cemaat , hepsi birlikte , bir kişinin namazda Rabbine münacatta olduğu gibi , münacata durmuşlardır . Ve bu işte imamı öne geçirmişlerdir . Bu zat , istekler aynı olduğu için , hepsinin dili ile , arzu ve ihtiyaçlarını arz eder .
Kendilerine reis kabul ettikleri bu kimse , onlar için ve kendisi için konuşurken , kendileri için konuşulanların da , bu kimse ile , o huzurda beraber bulunmaları edebe aykırı olur . Aynı zamanda Padişahın rızasına da uygun değildir .
Öyleyse seçtikleri reisin hepsinin namına ihtiyaçlarını bildirmesi ve arz etmesi şeklinde olan cemaatin hükmi konuşması , hakiki konuşmalarından daha iyidir . İmam ile beraber okuyan cemaatin hali de , yukarıdaki gibi olup , edepten uzak ve tefrikayı muciptir . Çünkü cemiyeti bozuyor .
***
KAİNAT NİZAMI VE HAYAT
Yer yüzünde hayat için o kadar çok matematik ve kesin şartlara lüzum vardır ki , bunların tesadüfi olmasına imkan yoktur :
1 . ) Dünya ekseni etrafında saatte bin mil yaparsa çok uzun olacak , bu uzun günde bitkilerin hepsi yanıp kavrulacak , uzun gecelerde de ( eğer kalırsa ) kalanı donup mahvolacaktı .
Güneşin dış tabakasındaki ısı on iki bin Fahrenheit’tir . Eğer bu ısı yarı nisbette azalsa soğuktan donardık . Yarı nisbette çoğalsa , sıcaktan kavrulurduk .
2 . ) Dünyanın 23 derece meyilli durması mevsimleri meydana getirir , bu meyil olmasaydı , Okyanustan yükselen buharlar , güneye ve kuzeye akın eder , kıtalar buz parçası kesilirdi .
Ay dünyaya şimdiki mesafesinden elli bin mil ötede olsaydı med ve cezirlerden bütün kıtalar su altında kalırdı .
3 . ) Arzın kabuğu daha on kademe kalın olsaydı , oksijenle karbondioksiti emer ve bitkilerden eser kalmazdı . Böyle muhteşem bir bir plan ve çok hassas bir hesapla yaratılmış olan bu alem , bir kör tesadüfün mahsulü olamaz . Bu , çok üstün zekalı yaratıcı kudret , şuursuz , ruhsuz kör bir kuvvet olan madde hiç olamaz . ( A.Gresay Morrison . Newyork İlim Akademisi eski Başkanı )
***
YEMEKTEN SONRAKİ UYUŞUKLUK
Vücudumuzun organ veya kol , bacak gibi kısımları hususi ile kuvvetle çalıştıkları zaman daha güçlü bir kan akımına ihtiyaç duyarlar . Bu sebeple , mesela koşarken bacaklarımıza daha çok kan gider . Yemekten sonra ise sindirim organları yoğun bir çabaya başlar . Tabii olarak buraya da bol miktarda kan , kaslardan ve beyinden çekilerek gelir . Bundan dolayı yemekten sonra uyuşukluk , yorgunluk hissedilir .