DOLAR 33,9762
EURO 37,6709
ALTIN 2.725,36
BIST 9.771,16
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Giresun 26°C
Hafif Yağmurlu
Giresun
26°C
Hafif Yağmurlu
Paz 26°C
Pts 28°C
Sal 28°C
Çar 27°C

ULU HAKAN ABDÜLHAMİD HAN

14.02.2022
324
A+
A-

RASÜLÜLLAH NİÇİN ÜZÜLMÜŞTÜ?

Hindistan’ın büyük velilerinden Ebul Hayr Hazretleri buyurdu ki:

-“Bir gece Rasülüllah Efendimiz’i gördüm. Mübarek yüzlerinde keder ve üzüntü görülüyordu. Anam babam sana feda olsun Ya Rasülallah, üzüntü ve kederinizin sebebi nedir?” diye sordum. Rasülüllah Efendimiz buyurdu ki: -“Bugün  Sultan Abdülhamit Han tahttan indirildi, bunun için kederliyim.” Ebul  Hayr Hazretleri rüyasını naklettikten  sonra, gözyaşları içerisinde şöyle buyurdu: -“Bu asır içerisinde Sultan Abdülhamid han gibi takva sahibi bir Sultan gelmemiştir. O, kavminin derdi ile dertlenir, milletinin iyiliğini ve refahını isterdi. Müttaki (Allahtan korkan) ve ilmi seven bir sultandı. Hocam Rahmetullah Efendiyi Mekke-i Mükerreme’den İstanbul’a yanına davet etmiş, çok ikram ve iltifatta bulunmuştu. Hatta kendi eliyle ona namaz için seccade sermişti. O yüce Hakana bu muameleyi reva görenlerin sonları pek feci olacaktır. Ama din ve millet çok zarar görecektir, ona yanıyorum.”

******

SULTAN  İKİNCİ  ABDÜLHAMİD  HAN

34  Osmanlı  Padişahı  ve  99  İslam  Halifesi  olarak  34  yaşında  tahta  çıkan  ve  Devlet-i  Aliyye’yi  33  sene  kadar  idare  etmiş  olan  Sultan  İkinci  Abdülhamid  Han  , bilhassa  harici  siyaset  hususunda  siyasi  bir  dâhidir . Tahtta  bulunduğu  müddet  içerisinde  Avrupalı  devletleri  birbirine  karşı  kullanarak  hem  Osmanlı menfaatlerini  hem de  dünya  barışını  korumuştur . Muasırı  olan  devlet  adamları  , en büyük  düşmanları  olan  büyük  padişahı  takdir  etmekten  kendilerini  alamamışlardır . Bunlardan  bir  kaçı  :

* Huntington ‘a  göre   “Boğaziçi’nde  oturan  ihtiyar , dünya  çapında  bir  siyasi  idi.”

* İngiliz  İstanbul  sefiri  Nicolas  O’Cornor’a  göre  “Avrupa da  sulhü   muhafaza  eden  adamdı.

* Fransız  sefiri  Maurice  Bombard  “Avrupa da  onun  seviyesinde  harici  siyaseti  bilen  bir  diplomat  yoktur.  demiştir.”

* İngiliz  Bahriye  lordu  Fisher  “Abdülhamid  bütün  Avrupanın  en  mahir  ve  hızlı  düşünebilen  diplomatlarındandır .

* İngiltere  dış  işleri  bakanı  Edward  Grey , siyasi  hayatı  boyunca  hasım  olduğu  padişah  hakkında  ölümünden  sonra  “Ne  büyük  kayıp , hasmımdı  ama  onun  ölümü  ile  diplomasi  mesleği  artık  zevkini  kaybetti .”  diye  hayıflanmıştır .

* Yine  Edward  Grey  “  Abdülhamid  kendi  emellerine  hizmet  edebilmeleri  için  dış  ve  iç  güçlere , bu  güçlerin  oyun  biçimlerine  ve  kullanılma  usullerine  nüfuz  edebilmekte  insan  zekası  maharetinin  azami  sınırlarına  ulaşmış  bir  hükümdardı . “  demiştir .

* Alman  Başbakanı  Prens  Bismark ‘a  göre  “Siyasetin  yüzde  doksanı  Abdülhamitte , Yüzde  beşi  kendisinde , kalan  yüzde  beşi de  diğer  siyasilerdedir .

* Alman  İmparatoru  İkinci  Wilhelm  Ben  politikayı  Abdülhamit’ten  öğrendim”  demiştir .

******

 

AĞLAYAN  KOMUTAN                                                                                                 
Mehmet  Akif
anlatıyor:                                                                                                       

— Her  sabah  Sultanahmet  Camiine  erkenden  giden  bir  zat  vardı . Mihrabın  bir  kenarında  saçı  sakalı  bembeyaz  olmuş  bu  ihtiyar  adam , ümitsiz  bir  şekilde  durmadan  ağlıyordu . Nihayet  bir  gün  yanına  sokuldum  :                                                                           

— Muhterem , dedim . Allah’ın  rahmetinden  bu  kadar  ümitsizlik  olur mu ? Niye  bu  kadar  ağlıyorsun ?  Bana  :                                                                                                        
— Beni  konuşturma . Kalbim  duracak , dedi .   Çok  ısrar  edince  anlattı  :                  

— Ben  Abdülhamid  devrinde  bir  binbaşı  idim . Anam – babam  vefat  edince  sadarete  bir  dilekçe  gönderdim . Dedim ki  :                                                                            
— Mallarımız , gayrimenkullerimiz  var . Bunların  bir  nezaretçiye  ihtiyacı  vardır . Kabul  buyurulursa  istifa  etmek  istiyorum .                                                                           
Sadaret  benim  dilekçemi  Padişaha  göndermiş , bana  doğrudan  doğruya  Hükümdardan  bir  yazı  geldi .  :                                                                                                       
İstifa  kabul  edilmedi , yazıyordu .                                                                            

Ben  bir  daha  gönderdim , yine  aynı  cevap  geldi . Bizzat  huzura  çıkıp  şifahi  görüşmek  istedim . Ben  o  cehalet  ile  Padişahın  huzuruna  çıktım .                                      
— Sultanım , istifamın  kabulünü  istirham  edeceğim , durumumuz  budur , dedim .  derin  derin  biraz  düşündü . İstifa  etmemi  istemiyordu . Yüzünden  belli  idi . Israrıma da  dayanamadı . Öfkeli  bir  edayla , elinin  tersi  ile  :                                                                         

Haydi , istifa  ettirdik  seni , dedi .                                                                              

Ben  dönüp  işimin  başına  geldim . Gece  mana  aleminde  orduların  teftiş  edildiğini  gördüm . Rasülüllah  Efendimiz  Yıldız  sarayının  önünde  duruyordu .  Bütün  Türk  ordusunu  teftiş  ediyordu . Osmanlı  Padişahlarının  ileri  gelenleri  orada  idi . Abdülhamid  edep  ile  Fahri  Kainat  Efendimiz’in  arkasında  duruyordu .                                              Derken  benim  birliğime  geldi , başında  kumandan  olmadığı  için  darmadağınıktı .           

— Nerede  bunun  kumandanı ? diye  sordular .                                                                

— Ya  Rasülallah  çok  ısrar etti , istifa ettirdik . dedi . Rasülüllah  Efendimiz de  :         

— Senin  istifa  ettirdiğini  biz de  istifa  ettirdik  buyurdular .                                     

— Ben ağlamayayım da kim ağlasın?

 

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.