FINDIK BANKASI
Fındık ürününü korumak ve fındık üreticisini kurtarmak amacıyla bir fındık bankası kurulması 1936 yılında gündeme gelmiş ve o yılların gazetelerinde dile getirilmiş.
Daha sonraki yıllarda, 1955 de Giresun’da yapılan 2. Milli Fındık Şurası’nda şura kararı olarak kayıtlara geçmesine rağmen bir türlü kurulamamış fındık bankası.
Giresun Üniversitesi Öğretim Görevlisi Mevlüt Kaya İzler Dergisi’nin Mayıs 2022 sayısında konuyu 90 Yıllık Arzu yorumuyla detaylandırarak kaleme almış.
Bu yazımızda Mevlüt Kaya’nın yazısını kaynak olarak kullanacak ve bu çalışması için özellikle teşekkür edeceğiz.
Fındık bankasının 8 Şubat 1936 tarihli Trabzon’da çıkan Yeniyol Gazetesi’nde Bekir Sükuti tarafından başyazı olarak gündeme getirildiğini görüyoruz. Yazar, fındık fiyatlarının tanzimi için fındık bankasının çok gerekli olduğunu vurguluyor.
Bekir Sükuti; “Fındık üreticileri bankası, üreticiyi yüksek faiz ödemekten kurtaracak, fındık fiyatlarının düşmesinde önemli bir etken olan zararlı ve tahripkâr emanetçiliği kesin olarak ortadan kaldıracaktır” diyor.
Ayrıca fındık üreticisinin bahçelerini imar etmek, ürününü toplamak, mısır tedariki gibi konularda ihtiyaç duyduğu krediyi fındık bankasından sağlayabileceğine işaret ediyor.
Yazar ayrıca fındık üreticisinin baştan beri teşkilatsız olduğunu, üreticiler ve ihracatçılar açısından karşılıklı zararlar yaşandığından ve kanunların yetersizliği nedeniyle genelde üreticilerin zarara uğradığından söz ediyor.
Daha sonraki süreçte; 1. Fındık Kongresinde Atatürk’ün “Başta fındık olmak üzere diğer belli başlı ürünlerimizi ilgilendiren birlikler kurulmalıdır” sözleri üzerine 28 Temmuz 1938 tarihinde Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği, Fiskobirlik’in kurulduğunu görüyoruz. Fiskobirlik daha sonraki yıllarda üreticinin fındığını alıp satmada kendine düşen görevi yapsa da hiçbir zaman fındık bankasının yerini tutamamıştır.
Tutamadığı için de fındık bakması talebi sürekli gündemde kalmıştır. Bir kooperatifler birliği başka, bir banka başkadır.
Aradan nerdeyse yirmi yıl geçmiş, 7-10 Kasım 1955 tarihinde Giresun’da düzenlenen 2. Milli Fındık Şurası’nda konu yeniden masaya yatırılmış ve bu defa fındık bankası kurulması kararı alınmış.
Mevlüt Kaya yazısında bu kararı şöyle kaydetmiştir: “Fındık mahsulünün tam değerlendirilmesi ve müstahsil ile tüccar işlerinin çabuk ve kolaylaştırılması bakımından bankanın kurulmasına zarureti vardır. Merkezi Giresun’da olmak üzere fındık bölgemizin nahiye merkezlerinde de teşkilat kurmak suretiyle anonim şirket halinde tüccar ve müstahsilin iştiraki ile fındık bankasının en kısa zamanda kurulmasına ittifakla karar verilmiştir.”
Ancak bu karar uygulanamamış ve fındık bankası kurulamıştır.
Bu alandaki ihtiyaç, ziraatla uğraşanlara destek olmak amacıyla 20 Kasım 1863 yılında kurulan Ziraat Bankası üzerinden karşılanmaya çalışılmış. Ancak bu banka fındıkçının maddi sorunlarını çözebilecek uygulamalar ortaya koyamamış, fındıkçının kısa süreli kredi ihtiyaçları tüccarlardan borç alarak karşılanır olmuştur.
Bugün de Ziraat Bankası fındıkçıya belirli şartlarda kredi vermekte ancak bu kredi sistemi üreticiyi tüccara borçlanmaktan koruyacak boyutta değildir.
Bir fındık bankasına bugün bile ihtiyaç vardır. Günümüzde fındıkçılık çok pahallı bir tarım alanıdır. Fındıkçının ürününü pazara getirene kadar yaptığı ciddi harcamalar vardır. Gübrelemeden başlayarak budaması, ilaçlanması, toplanması, kurutulması için fındıkçının cebinden çok para çıkmaktadır.
Fındıkçı bu paraları tüccarlara borçlanarak sağlamakta ve fındığını ölü fiyatına borcu olan tüccarlara vermektedir. Bu da piyasa fiyatını düşürmekte, fındık piyasası tümüyle olumsuz etkilenmektedir.
Aradan 90 yıl geçmiş olsa da bugün bile böyle bir bankaya ihtiyaç vardır.