SIĞ SİYASET
Resmi verilere göre bile enflasyonun iki haneli rakamlara yaklaştığı, tarihin en yüksek devalüasyonunun yaşandığı ülkemizde siyasetin gündeminde kadınların başörtüsünün birinci sırada yer alması sığ siyaset değilse nedir?
Ülkemizin birinci derecede öncelikli sorunu bu mudur? Ülke olarak enerji ve mesaimizi buna mı harcayacağız? Dönüp dönüp bunu mu tartışacağız?
Diyeceksiniz ki; bu sorun on yıl önce çözülmedi mi?
Çözülmemiş ki temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp önümüze konuluyor.
Siz bakmayın iktidarın bu sorunu çözdük diye kasıl kasım kasılmasına; muhtemelen ileride bir gün lazım olur, siyaseten kullanma ihtiyacı duyarız diye kökten çözmemişler. Çok kuvvetli bir yasal dayanağa dayandırmamışlar.
Ne mi yapmışlar? 8 Ekim 2013 tarihinde Kamu Personeli Kılık Kıyafet Yönetmeliğinde değişiklik yapmışlar. Yasal bir düzenleme yapmamışlar. Ya da yapamamışlar.
Yarın öbür gün farklı bir yönetim geldiğinde bu yönetmelikte yapacağı bir değişiklikle tekrar başa dönülebilir ve başörtüsü serbestisi ortadan kalkabilir.
Bu hukuki açığı gören Ana Muhalefet Partisi fiili uygulamanın sürdürülebilmesi yönünde yasal bir düzenleme yapılmasını öneren bir kanun teklifi verdi.
Elbette bu siyasi bir ataktır. Parti içinde de önemli ayrışmalara neden olan bu yasa teklifi bazılarına göre CHP’nin temel felsefesine de aykırıdır. Bunun yasallaşması farklı siyasi sonuçlar da doğuracaktır. Parti üst düzey yönetimi bunu yaklaşan seçimler dolayısıyla gündeme getirmiş ve seçim sonuçlarını etkileyeceğini düşündüğü bir girişimde bulunmuştur.
İktidar partisinin tepkisi ise yasal düzenleme yetmez anayasal düzenleme yapalım şeklinde olmuştur.
Sığ siyaset dediğimiz, bu tartışma sürüp gidecek ve ne yasal düzenleme ne de anayasal düzenleme yapılacaktır. Her iki siyasi parti de seçmenine selam göndermektedir.
CHP’nin geçmişte konuyla ilgili görüş ve girişimleri ortadadır. Helalleşme adına atılan adımlar nedense beklenen toplumsal etkiyi gösteremiyor. Geçmişte bizim de kusurlarımız olmuştur demekle seçmenin fikri kolay değişeceğe benzemiyor.
Bunu onlar da gözlemliyor olmalılar. Bu yasa teklifi de çok iyi anlatılamazsa beklenen dönüşleri sağlamaya yetmeyecektir.
İktidarın telaşını anlamak ise hiç mümkün değil. Başörtülü kadınların başka patilere yaklaşmasını bir türlü hazmedemiyorlar. Çok önemli bir seçim malzemelerini ellerinden kaçıracakmış gibi telaş gösteriyorlar.
Bu konuda anayasal düzenleme yapalım yaklaşımı ise hiç inandırıcı durmuyor. Eğer söyledikleri kadar gerçekçi olsalardı geçmişte yaptıkları anayasa değişikliklerinde gündeme getirirler, hatta değişikliği sağlayabilirlerdi.
Birçok konuda anayasa değişikliği yapan iktidar bu konuyu hiç ağzına almadı.
Bırakınız anayasa değişikliğini yasal bir düzenleme bile yapmamış. Çok zayıf bir dayanak olduğunu bile bile yönetmelik değişikliği yapmakla yetinmiş.
Bütün bunlar ortadayken konuyu bugün yeniden gündeme getirmek nasıl bir siyasi girişimdir? İktidarıyla muhalefetiyle üzerinde tartıştığımız konu kadınlarımızın başörtüsü meselesi mi olmalı?
Öyle ya da böyle bugün özellikle toplumsal mutabakatla bu sorun gündem olmayacak kadar gerilerde kalmışken yeniden seçim meydanlarında malzeme mi olmalı?
Bir sürü esip gürleyen siyasetçi göreceğiz önümüzdeki günlerde.
Ve esip gürledikleriyle kalacaklar. Ülkemizin tek derdi buymuş gibi sığ bir siyasi tartışmanın yükünü çekmek zorunda kalacağız. Biz bunu hak etmiyoruz.