DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Giresun °C
Giresun
°C
°C
°C
°C
°C
24.08.2021
193
A+
A-

Hiç insan insandan kaçar mı dostlar

Bunu da başardı mikrop korona

Şu koskoca dünya çok dar mı dostlar

Sokup zehirliyor akrep korona

Hiç kuşku yok ki yüzyıllıca büyük ölümlere neden olan salgın hastalıklardan insanlık kendi eliyle ürettiği aşılarla baş edebilmiş ya da kurtulabilmiş. Veba, kolera, çiçek, difteri…  İnsanlığı tehdit eden bütün bu ve benzeri hastalıklar aşı uygulaması ile yok edildi ya da kontrol altına alındı.

Tarihin en ölümcül salgını veba ve koleraya karşı, 1892 yılında geliştirdiği aşı ile çare bulan ve insanlık adına önemli bir hizmete imza atan bilin adamı Ukraynalı Waldemar Haffkine’dir. Yine şarbon, kuduz gibi hastalıklar üzerinde çalışan Louis Pasteur, geliştirdiği kuduz aşısını 1895 yılında kuduz köpeğin ısırdığı kız çocuğuna uyguladı. Aşı etkili olup kız kurtulunca ülkesinde kahraman ilan edildi. Buldukları, geliştirdikleri aşılarla insanlığa büyük hizmette bulunan pek çok bilim adamı söz konusudur.

Ne var ki salgın hastalıklar bir türlü bitmiyor. Dünyayı tehdit ediyor. Dünyanın başına bela olmuş son salgın covıd 19 (korona)! Hızla yayılıyor, yeni yeni varyantları ortaya çıkıyor… Hafif belirtilerle atlatan hastalar da söz konusu; ağır geçiren, tüpe bağlanıp yaşam savaşı veren de kurtarılamayıp ölen de… Ne yazık ki dünyada bu hastalığa yakalanıp da ölen kişi sayısı dört buçuk milyona yaklaştı. Bu çok korkunç bir tablo! Bu salgından kurtulmanın en etkili yolu aşı olmak! Bu da yetmez “maske, mesafe ve temizlik” kuralına sıkı sıkıya uymak gerek.

Bilim adamlarının insanüstü gayretleri ile korona aşısı bulundu ve uygulamaya konuldu. Salgına karşı etkili birkaç aşıdan biri de Almanya’ya yerleşen iki bilim adamı Uğur Şahin ve Özlem Türeci’nin geliştirdiği biontech aşısı. Bu iki değerli bilim adamıyla daima gurur ve onur duyuyoruz. Bu değerli iki bilim insanını düşündükçe, büyük önderimiz Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit (yol gösterici) ilimdir” sözünü anımsıyorum.  Üzüldüğüm, hayıflandığım şu ki bu iki değerli bilim insanı Almanya’da değil de Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in sınırları içinde, ülkesinde çalışmış, aşı üretmiş ve bu yolla insanlığa hizmet etmiş olsalardı.

Bilim adamları aşı üreten bir ülkeydik. Bizim de Ankara’da 1928 yılında kurulan Reşit Saydam Hıfzısıhha Enstitümüz vardı. Yeni yetmeler hıfzısıhhanın ne anlama geldiğini bilmeyebilir. Sağlığı koruma anlamındadır, sözcük. Dr. Reşit Saydam, Mustafa Kemal Atatürk ile Samsun’a çıkan, Erzurum ve Sivas Kongrelerine katılan, Kurtuluş Savaşı’nda yer alan ordu mensubu yürekli, yurtsever bir doktordur. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Sağlık Bakanıdır. Türkiye’de yaşayan insanların sağlığını korumak için canla başla çalışan enstitü, ne yazık ki 2 Kasım 2011’de kapatıldı. Ülke ve insanlık adına değerli aşı çalışmalarına imza atmıştı, bu enstitü.  1931’de bcg’de,   1933’te kuduz; 1940’ta boğmaca, difteri, tifüs, kolera, çiçek aşılarını ve daha birçok aşıyı üretmişti. Ürettiği aşıları yurt dışına göndererek insan sağlığına önemli katkılarda bulunmuştu.

Yenileyip geliştirip daha etkin ve verimli çalışması için planlamalar yapmak yerine kapatma yolunu seçtiler, bu köklü Cumhuriyet kurumunu.  Türkiye aşı üretip uygulayan bir ülke iken son yıllarda halka uygulanan grip, zatürre aşılarını yurt dışından getiriyoruz. Hazin olan da bu!

Bazı ülkeler, önce toplum bağışıklığı dediler, insanlara kıydılar. Sonra baktılar pabuç pahalı, toplumun en az yüzde yetmişini aşılamak için çabaladılar… Ülke olarak biz de aşı yolunu seçerek bu illetten kurtulmak için çaba harcıyoruz. Aşılanıyoruz. Ben iki doz sinovac aşı yaptırdım, ardından bir de biontec aşısı oldum. Huzurluyum ama kaygılarım, korkularım hâlâ devam ediyor. Benim gibi duyarlı insanlar çoğunlukta, tereddütsüz aşılarını oluyorlar fakat bir kesim hâlâ aşı karşıtı. Sağlık Bakanlığı’nın güncel verilerine göre iki doz aşı olanların sayısı henüz istenilen düzeyde değil. Üçüncü doz hatırlatma aşısı olanlar da öyle.

Bir ara beş bin civarına düşen olgu sayımız, bugünlerde yirmi bin ve üzerine çıkıyor! Bu da gösteriyor ki toplum olarak büyük bir rehavet içindeyiz. Sokaklarda, caddelerde, meydanlarda hem aşısız hem de maskesiz dolaşanlara tanık oluyoruz. Böyle vurdumduymazlık, bana necilik olmaz. Kendi sağlığımızdan sorumlu olduğumuz gibi toplumumuzun sağlığından da sorumluyuz.

Ülkemizde aşı karşıtı olan bir kesim var. Şu ya da bu bilim dışı gerekçelerle aşı olmak istemiyorlar. Aşı kısırlık yaparmış! Gâvurun aşısına güvenilmezmiş! Be adam, gavurun cep telefonunu kullanıyorsun, gavurun arabasına, uçağına biniyorsun, gavurun televizyonunu izliyorsun, gavurun bulup geliştirdiği cihazlara girip tomografi, emar, rontgen çektiriyorusn, gavurun bilgisayarıyla işlem yapıyorsun…  Aşıya gelince, ben olmam! Tamam, olup olmamak senin bileceğin iş! Fakat maske takmayıp, mesafeye uymayıp toplum içinde pişkin pişkin dolaşmanın mantığı ne? Kendine acımıyorsun ama başkalarını tehlikeye atıyorsun. Bu hiç hoş bir durum değil. Devlet acil önlemler almalı.

Bir başka bahaneye bakar mısınız? Devlet aşı yaptırmakta yurttaşları zorunlu tutmuyormuş. Bu yanlış bir mantık! Daha dün gece salgına yakalanıp tüpe bağlı tedavi gören hastalardan biri aşı yaptırmadığı için pişmanlık duyduğunu söylüyordu. Yine bakanlık verilerine göre hastanede yoğum bakımda yatan hastaların yüzde doksan beşi aşı olmayan kişilermiş. Bu hazin tablo, aşının önemini anlatmaya yeterli olur diye düşünüyorum. Umarım yakın gelecekte insanlık bu illetin de üstesinden gelir. Daha güzel günlerde hep birlikte mutlu, huzurlu, el ele yürürüz. Bu son sözüm olsun.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.