DOLAR 32,5807
EURO 34,6753
ALTIN 2.521,32
BIST 9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Giresun 16°C
Az Bulutlu
Giresun
16°C
Az Bulutlu
Cum 18°C
Cts 17°C
Paz 20°C
Pts 18°C

ATTİLA AŞUT’UN ACI GÜNÜ

29.11.2022
116
A+
A-

Yıllar yıllar önce “Kıyı” dergisindeki yazılarından tanıdım Attila Aşut’u. Ahmet Selim Teymur’un önderliği ve öncülüğünde filizlenen dergi 1961 yılında ilk sayısıyla okuyucularına “merhaba” der. Zamanla dal budak salar, güçlü bir çınara döner. Deneme, eleştiri, şiir, öykü, söyleşi, mektup, biyografi, gezi, kitap tanıtımı…
Kıymetli kalem Attila Aşut, bir panelde Kıyı dergisinin doğuşunu şöyle anlatır: Bir dergi düşüncesi oluştu kafamızda, onu kotarabilecek kadro da vardı Trabzon’da. Yazar Ziyad Nemli, çok yönlü sanatçı, yargıç Ahmet Selim Teymur, Gündoğdu Sanımer, Mustafa Beşgen, Rasim Şimşek, Necmi Duman, Subutay Karahasanoğlu ile Ganita’da yapılan toplantılar sonucunda Ekim 1961’te ilk sayısı yayınlandı.
Kısa aralıklı kesintilere uğrasa da her defasında yayın hayatına yeniden “merhaba” diyebilen dergide kimler yoktu ki? Rasim Şimşek, Ahmet Özer, Attila Aşut, Ali Mustaf… Beni de aralarına almışlardı. Her yeni sayısında yeni bir yazım yayınlanıyordu. Yine kesintiye uğradı. Yine ayağa kalktı…
Yüreği dil sevgisi ile dopdolu; birikimli, donanımlı bir düşünür Aşut. Her pazartesi “ Birgün” gazetesindeki köşesinde dilimizle ilgili aydınlatıcı, uyarıcı, öğretici yazılar yazıyor. Ben de kendisinin yakın takipçilerinden biriyim. Zaman zaman dilimizin hatalı, yanlış kullanımı ile ilgili kısa yazılar kaleme alıp kendisine gönderiyorum. Köşesinde benim yazılarımdan da alıntılar yapıyor. Bir akşam telefonla aradı “Sizin yörede “işkirlenmek / işkillenmek” sözcüğü kullanılıyor mu?” diye sordu. Ben de kullanıldığını söyledim. Bir iki hafta sonraki köşe yazısının bir yan başlığı da “işkirlenmek / işkillenmek” ti. 14 Kasım 2022 Pazartesi günkü Birgün’de “Yanlışın Böylesi” başlığı altındaki yazısında yine dil yanlışlarını eleştiriyordu. Yazının ikinci bölümünde kendisine gönderdiğim “Ekmek ve Dikmek” başlıklı değerlendirme yazıma yer vermişti. Şöyleydi yazı: Görele’den yazan Özcan Temel arkadaşımız, “ekmek” ve “dikmek” eylemlerinin TRT’de yanlış kullanılmasını eleştiriyor:
“Kıymetli üstadım,
Bu mektubumla bir dil yanlışına vurgu yaparak BirGün gazetesinde pazartesi günleri ‘Dilin Kemiği’ başlığı altında yayımlanan köşeyazılarınıza katkı sunmak istiyorum. Umarım ilginizi çeker.
20 Ekim 2022 Perşembe sabahı TRT Belgesel kanalında, Artvin’in Borçka ilçesinin anlatıldığı ‘Bi Çiftlik’ adlı belgeseli izliyorum. Çoruh nehrinin kıyısında yer alan yemyeşil bir ilçe, sıcakkanlı insanlar, çaylıklar, dik yamaçlar… Borçka, deyim yerindeyse tam bir doğa harikası! Mutluyum, huzurluyum, dahası keyifliyim. Bilgi veren anlatıcı, ‘Borçka, Rize ile birlikte çayın kanunla ekildiği yer olmuş’ diyor. Cümlede geçen ‘ekmek’ sözcüğüne takılıyor; dilin gelişigüzel, özensiz, savruk kullanılmasına üzülüyorum. Çay ekilmez, dikilir! Bu hatayı, ‘ekmek’ eylemini fındıkla bir araya getirerek de yapıyorlar: ‘Fındık ekilen bahçeler…’ ‘Ekmek’ eyleminin anlamı, TDK sözlüğünde ‘Bir bitkiyi üretmek için toprağa tohum atmak veya gömmek’ olarak veriliyor. Bilindiği üzere buğday, arpa, mısır baharda tarlaya ekilir, sonbaharda biçilir. Oysa çay ya da fındık; buğday, arpa, mısır gibi ekilip biçilmez. Çay da fındık da bir kez dikilir, yıllarca ürün verir. ‘Dikmek’ sözcüğünün sözlükteki anlamlarından biri ise ‘Yetiştirmek için bir bitkiyi toprağa yerleştirmek’ olarak tanımlanıyor. TRT bir devlet kurumudur. Dili yerinde, güzel ve etkili kullanmak, onun öncelikli görevidir. Görele’den sevgiler.”
21 Kasım 2022 tarihli Birgün’deki köşesinde, yıllar önce yazdığı Yaralı Şiir’ine yer verilmişti ve şu kısa açıklama yapılmıştı: Genç yaşta yitirdiği biricik oğlu Ozan’ın yasını tutan yazarımız, yazılarına bir süre ara vermiştir.
Kıymetli üstadımın acısını paylaşıyor; ailesine baş sağlığı ve sabırlar diliyorum.
Şiirim yaralıdır
Çünkü yaralıdır yurdum.

Kınalı kuzularım
-Kızlarım
Oğullarım-
Yaralıdır.

Denizlerim kurudu
Gemilerim battı
Tayfalarım yaralıdır.

Uzun yol yorgunuyum
Söz verdim/
Dönüp bakamam geriye
Çocukluğum yaralıdır.

Genç ölülerin yaşamından çaldık
Düşenlerin ömrü eklendi ömrümüze
Ölenler niye öldü?
Biz niye hayattayız?
Sorularım yaralıdır.
Köprüleri attım
Gemileri yaktım
Atları vurdum
Gençliğim, umudum yaralıdır.Karanlık bir kuyudayım
Kovam boş/
Su çekmiyor çıkrığım
Yaralı bir ömrün ortasında
Kanıyor şiirim ve yurdum.
Sözün bittiği yerdeyim.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.