DOLAR 32,5998
EURO 34,8045
ALTIN 2.495,11
BIST 9.480,63
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Giresun 19°C
Az Bulutlu
Giresun
19°C
Az Bulutlu
Cts 17°C
Paz 21°C
Pts 18°C
Sal 25°C

BİR EŞİN ARDINDAN DÖKÜLEN DİZELER

18.07.2022
58
A+
A-

şiir gibi çıkardı kelimeler
dudaklarından
“sular seller” gibi
konuşurdun
bütün kaplarımız doluydu…

hani
“ağzından bal damlar”
derler ya konuşurken
doğruydu
bütün peteklerimiz doluydu…

“söz gümüşse ” değil
sözlerin altındı senin
bütün küplerimiz doluydu…

biz
dolu dolu yaşadık
hayatı seninle
sevgimiz doluydu…

Şiir, Halide Karamahmutoğlu’nun kalbinde biriken sevgi, bağlılık ve özlem duygularının ak kâğıda dökülen ıslak iz düşümü… Bir döneme kadar yazdığı şiirlerine “Pervaneler” adlı kitapta yer veren Halide Hanım, öğretmen, şair, düşünür, bestekâr Fethi Karamahmutoğlu’nun eşi. Şiir, yetenekle ilgili etkili bir anlatım türüdür. Yetenekle başlar, okumak, araştırmak, incelemekle gelişir, bilgi ve birikimle derinleşir; sevgiyle yoğrulur, aşkla bütünleşir, tutkuya dönüşür. İşte o zaman dil çözülür, dizeler ırmak olur akar, yağmur olur dökülür…
Halide Karamahmutoğlu’nda bunların hepsi var. Doğuştan gelen içtenliği, inceliği, nazikliği kaleme aldığı şiirlerine yansıyor. Bu bir başarıdır. Şiirlerindeki yalın, duru anlatım, akıcılık, içtenlik zamanla olgunluk seviyesine ulaşır. Bunda, titiz bir edebiyatçı, iyi bir bestekâr olan eşinin etkisi ve katkısı söz konusudur. En azından ben böyle düşünüyorum.
Genç bir edebiyat öğretmenidir, Fethi Karamahmudoğlu. Duygulu, içli bir kızdır Halide Ergül. İkisi de Görelelidir. İkisi de Görele’nin yağmurundan, güneşinden, denizinden, kumsalından, yemyeşil doğasından daha çocuk yaşlarında etkilenmiştir. Yağmur yüklü bulutların saatlerce damla damla gözyaşı döktüğü; çağıl çağıl derelerin durulup sakinleştiği; dalgaların kumsalları yaladığı, güneşin tepelerden gülümsediği, geceleri çakıl çakıl yıldızların göz kırptığı hoş, esrik (sarhoş); kolay, zor ama daima romantik yemyeşil, olağanüstü güzel bir yöreden etkilenmemek olası mı?
Duygusalsanız, duygusal yanınız varsa, yaşadığınız ortamdan etkilenmemeniz söz konusu olamaz. İşte bu iki duygusal insan, 1969’da evlenerek el ele, göz göze, yürek yüreğe sıcak bir yuva kurar. İki çocukları olur; bir kız bir oğlan. Uzun yıllar sevgi, saygı ve bağlılık sarmalında mutlu, huzurlu bir yaşam sürdürürler… Bu öyle bir süreçtir ki zamanla iki insan bir yürek olur. Birbirini tamalar, bütünler ve birbirine benzer. Kırmızı, mavi, pembe, mor… Çok renkli, ışıklı, duygulu bir tablo-resim tadındadır, yaşam. Bu iki güzel insan, renkleri aşkla damıtıp sevgi kabında eriterek tek renge dönüştürürler. Halide Hanım’ın şiir diliyle, tek renk olup beyazlaşırlar:

Birimiz ateş kırmızısı
Hırçın
Birimiz açık mavi
Sakin
Sonra diğer renkler
Pembeler, sarılar, morlar.
Dünya dönerken mi?
Tek renk olduk
Beyazladık.

Ne var ki 7 Ekim 1999’da Halide Hanım, sevgili eşini kaybeder… Şiir, zamansız ölen bir eşin acısını, üzüntüsünü, sızısını derinden duyan bir yüreğin zamana sığmayan sesidir. Bir yanı özlemdir, diğer yanı sevgi…
Cemal Süreyya’nın söylemiyle hangi yaşta gelirse gelsin “Her ölüm erken ölümdür”… Onlarca gencin yüreğine eli değen; onlarca gencin ruh dünyasına bir nehir gibi akan saygın, başarılı bir öğretmendir Karamahmutoğlu, öncelikle. Sonrası iyi bir eş, iyi bir baba, iyi bir şair, udi, bestekâr… Onca bestesi, güftesi, araştırması ve çalışması ile Türk sanat musikisine damga vurmuş ünlü bestekârın ölümü de erkendir. Cana ateş düşmüştür, bir kere…
“Türküler Dolusu” şiirinde, “Zifiri karanlıkta gelse şiirin hasını / Ayak sesinden tanırım” dizeleriyle, şiir sevgisini, şiir tutkusunu, şiir coşkusunu dile getirir, Bedri Rahmi Eyüboğlu. Bu söylem, benim için de geçerlidir. İyi kurgulanmış, iyi dokunmuş, olgunlaşmış her şiir beni sıcak halesine çeker. Halide Hanım’ın ‘söz ve sözcük’ üzerinden kurgulanmış dizeleri de her okuyuşumda beni, sıcak halesine çeker. Beğendiğim, etkilendiğim şiirlerin rengini, kokusunu, tadını can evimde duyumsarım. Bu şiirde de böyle oluyor… Bir insan can yoldaşını ancak bu kadar derinden duyumsayıp bu kadar içten anlatabilir… Kuşkusuz bu aşkın, sevdanın, sevginin şiirleşmiş dilidir. “Şiir gibi çıkardı kelimeler / Dudaklarından”… Bu ne incelikli bir söylem! Ardından gelen “seller sular gibi / konuşurdun / bütün kaplarımız doluydu” dizeleri… Bu dizeler övgüden öte derin anlamlar taşıyor. Hani der ya bozkırın tezenesi “ Tatlı dile güler yüze / Doyulur mu doyulur mu? / Aşk ile bakışan göze / Doyulur mu doyulur mu?”… İşte öyle bir şey, bu… Doyulmayan insan, doyulmayan söz, doyulmayan sözler… Dolu dolu sevgi, dolu dolu yaşanan bir ömür…
Ağzından bal damlayan bir insanın yüreğinden neler damlamaz ki… İçinde sevgi olmayan, yaşamı sevgi ile biçimlenmeyen insanın sözleri bal olup petekleri doldurabilir mi? Bu, kuşkusuz incelikli bir olgunluk, alçakgönüllü bir doymuşluk durumu. Yunus Emre’nin simgeleştirdiği “sevelim, sevilelim” anlayışının sıcak bir yansıması… Tek ses, tek yürek olmayı başarmış iki ten, iki can…
“dolu dolu yaşadık / hayatı seninle / sevgimiz doluydu” dizeleriyle bitiyor, şiir. Bülent Ecevit “El Ele Büyüttük Sevgiyi” şiirinde eşiyle birlikte, sevgiyi el ele büyüttüklerini anlatır: “el ele büyütüp el ele derdik/ el ele derip insana verdik / verdikçe çoğalan sevgimizi”… Bir anlamda şiiri eşine atfeder.
Halide Hanım da böyle bir yol izler. Eşine atfettiği bu içli, yumuşak, duygulu şiirde, sevgiyle, dolu dolu yaşadıkları hayatlarından sıcak kesitler sunar. Yalın, duru, akıcı diliyle, yer yer değişmeceli anlatımlarıyla, sıcak ve içten kurgusuyla başarılı bir şiirdir, bu. Ölüm derin bir acıdır; sonsuz bir sızı… Bunu can evinde yaşamış Halide Hanım. Ağıtını içine yazmış; dışa dökmemiş. Zor olanı başarmış. Sevgi dilini seçmiş. Aşkla, saygıyla, özlemle şiire dökmüş can yoldaşını. Sarmış sarmalamış yüreğine anılarda yaşamış, anılarda büyütmüş…

elimle koymuş gibi
bulurum seni her zaman
bazen eski bir şarkı sözünde
bazen çayımı yudumlarken

anılar varya… o…
birlikte paylaştığımız anlar
şuraya, buraya gizlenmiş
ayrıntılar…
seninle bir kere yaşanmış
sensiz, bin kez anlatılanlar…
elimle koymuş gibi
bulurum seni her zaman

dokunamam…

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.