RAMAZAN EĞLENME ZAMANI DEĞİLDİR
Din adına konuşanlar ve yazan bazıları var ki ; Onlar ruhen şeytanlaşmış insanlardır . Aramızdadırlar , ekranımızdadırlar . Vesveseleri açık olup, konuşup yazmakladır. Ramazan’da bile zincirlenmeyen en tehlikeli şeytanlar bunlardır .
Her Ramazan’da olduğu gibi, tabiiki bu Ramazan’da da oruç, teravih ve diğer ibâdetlerimizi boşa çıkarmak için var güçleriyle çalışacaklarından tanınmaları kolaydır .
Meselâ teravih namazının 20 rek’at olmadığını söylerler . Sonra bunu unutup , “Aslında teravih namazı diye bir namaz bile yok” derler.
“İmsaktan sonra sahur yemeği yenmez diye bir şey yok . 55 dakika daha yiyip içebilirsiniz” derler.
Derken 55 dakikayı az görüp, “ İmsaktan sonra 70 dakika daha yiyip içebilirsiniz ” derler . Onu da kâfi görmez , “85 dakika sonraya kadar yiyin için” derler.
Yani kendi içlerinde bile tutarlı olmadıkları görülür. Ama görene…
Onları işte böyle tutarsızlıklarından tanıyabilirsiniz…
Önce sûret-i haktan görünüp doğru söyler doğru yazarlar. Meselâ, “Âdetli kadın oruç tutamaz . Oruçluyken âdet görmeye başlarsa orucu bozulur , kazâ etmesi lâzım” derler.
İtiraz gelmeyeceğini hissedip meydanı boş görür, vesvese zamanının geldiğine kanaat getirirlerse, bu söyledikleri doğru sözün tam tersini söylemekten çekinmez, “Âdetli kadın niçin oruç tutamasın ? Allah oruç tutun diyor, siz oruç tutma diyorsunuz” diyerek insanları yanlışa yönlendirmeye çalışırlar.
— Birkaç sene önce tam tersini söylüyordun. Ne oldu, din değişti mi ?” dediğiniz zaman da dut yemiş bülbül gibi susarlar.
İnançta rüzgâr gülü gibidirler. Kâh Allah her şeyi bilir der, kâh “Allah geleceği ne bilsin? Allah ilerde senin kiminle evleneceğini ne bilsin” diyerek –hâşâ- Allah’a, noksanlık sıfatı verirler.
Böylelerinin şerrinden Allah’a sığınmak lâzımdır.
Bazıları coranasız Ramazanlarda “Ramazan eğlenceleri” diyerek, alnı secdeye değmemiş kimseleri getirerek , Müslümanları tam da teravih namazı vaktinde oralara toplar , mübârek Ramazan gecelerini günaha bularlar dı .
Zaten gecelerin kısa olduğu bu mevsimde, oradan geç vakitte dönen Müslümanlar, ya zar-zor sahur yemeği yiyip yatar, sabah namazına kalkamaz veya ancak sahurdan sonra uyanır, sahursuz kalırlardı .
Terâvihi nasıl ve ne zaman kılacakları da ayrı bir husus .
Ramazan’da insanları ibâdete değil de eğlenceye çağıranların sevapları(!), âhirette önlerine konulmak üzere kayda geçiyor.
Müslümanlar son senelerde başlarını kaldırıp, “Ramazan eğlenceleri de ne demek?” demeye başlayınca, ağız değiştirip “Ramazan etkinlikleri” demeye başladılar. Yapılan aynı ama eğlence etkinlik oldu.
Son senelerde, -hem de câmilerin yanı başında- yeni bir rezâlet başladı : Çalgılı-malgılı kaside ve ilâhîler söylenmesi…
İslam itikadına göre, “Kur’an’ı çalgı ile okumak küfürdür . Çalgı ile ilâhî ve kaside okumak da ona yakın tehlikededir .
İslam târihinde , câmilere çalgı girmemiştir. Câmilere çalgı sokamayanlar, câmi cemaatini çalgılı toplantılara çağırıyorlar.
Ramazan; çalgı, dangır-dungur değil, ibâdet, Kur’an, hayır-hasenât , zikir, şükür ve günahları eritmeye çalışma ayıdır . Allah’ın rızasına çalgıyla değil , ibâdetle ulaşılır .
Ramazanı böyle görüp yaşadığımız içinde , Hz Allah bir virüs gönderdi ve camiden , cemaatten bizleri mahrum bıraktı . Bu virüs rastgele gelmedi , kıymetini bilediğimiz kıymetleri elimizden aldı.