DOLAR 20,8999
EURO 22,4628
ALTIN 1.310,80
BIST 5.114,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Giresun 23°C
Az Bulutlu
Giresun
23°C
Az Bulutlu
Cts 21°C
Paz 20°C
Pts 20°C
Sal 21°C

ÇOCUKLUĞUM GELDİ AKLIMA

04.04.2022
55
A+
A-

Çocukken suyla ve kumla oynamayı çok seviyordum.
Bir gün kumlukta oynarken yol yapmış ve yolun uygun bir yerine çalı çırpıdan köprü kurmaya çalışıyordum.
Dalmış gitmiştim…
Bir ara babamla abimin başbaşa verip birşeyler yaptığını gördüm…
Merak etmiştim; kurmaya çalıştığım köprüyü olduğu gibi bırakıp yanlarına gittim.
Yanlarına varınca, babamın abime okuma yazma öğretmeye çalıştığını gördüm…
Babam, okuma yazmayı okula gitmeden öğrenmesine karşın, kolay kolay küçük harflerle büyük harfleri karıştırmıyordu…
Sesli harfleri sırayla, sesiz harflerin önüne sonuna yazarak abime okumayı öğretmeye çalışıyordu…
Kuran kursuna gittiğim için, harfleri birbirine katmayı öğrenmiştm…
Onları izlerken, yeni yazının eski yazıdan daha kolay olduğunu fark ettim…
Babam, yazdıklarını önce kendi okuyor, sonra da abime okutturuyordu…
Çözmüştüm işin sırrını.
Babam abime bunu oku, şunu oku dediğinde, abimle birlikte ben de okuyordum.
Abimden iki yaş ufaktım.
Ğ, j gibi harfleri seslendirmekte zorlanıyordum…
Okumayı çözmüştüm ama, harfleri tanıyamadığım için, yazıları okuyamıyordum.
(Bu arada belirteyim; Orhun Alfabesi’ni de inceledim, harfleri çok iyi tanıyamadığım için okuyup yazamıyorum.
Elimin altında, hangi harfin hangi sesi verdiğini gösteren bir kaynak olsa, bu yazıyı da ağır ağır okuyup yazabilirim.)
O zamanlar gazete ve kitap da az bunduğu için, okula başlayana kadar alfabedeki harflerin tamamını öğrenemedim…
Eski harfleri daha iyi biliyordum.
Onu da kurs hocasına kızdığımdan, kursa devam etmediğim için, zamanla unuttum.
Keşke kurs hocası burnumu, kızgın maşa ile tutmasa da iyice öğrenebilseydim eski yazıyı…
İçinizden, yarım bırakıp gittiğin köprü ne oldu, diyenlerin olduğun duyar gibiyim!
Gelelim, köprümüze…
Yarım bıraktığım köprümü anımsadığımda çoktan akşam olmuştu.
Gidip tamamlama olanağım yoktu…
O gece, yorgun düşüp uykuya dalan kadar köprümü düşündüm..
Sabah olunca ilk işim, yarım bıraktığım köprünün yanına gitmek olmuştu…
Yanına vardınca, yaptığım yolun, köprünün yıkıldığını gördüm.
Gece yağan yağmur, bütün emeğimi yok etmişti…
Buna karşın üzülmemiştim…
Nası olsa, malzemeler ortada duruyordu…
Oturup daha iyisini yaptım köprünün.
Köprüyü görenler, aferin diyorlardı…
Köprüyü görmeye gelen birinin, ileride bu çocuktan iyi mühendis olur, dedi.
Mühendisin ne olduğunu bilmiyordum ama bu amcanın, sözünü hiç unutmadım.
Bana, ilerde ne olacaksın, diye sorduklarında, mühendis olacağım, diyordum…
Daha sonra, Eynesilli iki pilotun, uçaklarıyla gelip bayramlarda gösteri yaptıklarını gördükçe, mühendislik hayalinin yerini pilotluk aldı…
Üçüncü sınıftan dördüncü sınıfa geçtiğim yaz tatilinde ise, her nedense, öğretmen olmaya karar verdim.
Pilotluk ikinci sıraya düşmüştü…
Bu kararı vermemin nedeni, sanırım üçüncü sınıf öğretmenimiz Kostantin Tarancı olmalı…
Tam bir İstanbul beyefendisi olan bu sevgili öğretmenim, hem çok iyi bir insan hem de çok iyi bir öğretmendi…
Sonradan, onların asker öğretmenler olduğunu öğrendim.
O zamanlar ülkedeki öğretmen açığı, lise mezunu askerlerin bir kısmına öğretmenlik yaptırarak karşılanmaya çalışılıyormuş.
Bu uygulama çoğu öğrenci için şansızlık olsa da benim bir için şanstı.
Kostantin Tarancı öğretmenimin, öğrencilerin hiçbirine tek bir fiske vurduğunu anımsamıyorum.
Sanırım İstanbul’daki kolejlerin birinden mezundu…
Matematiğin temel kavramlarını ve Türkçeyi ondan öğrendiğimi düşünüyorum…
Yıllar sonra çok aradımsa da maalesef kendisinden hiçbir haber alamadım.
Benden on yaş kadar büyük olmalıydı, yaşıyorsa sağlıklı ömürler diliyorum.
Bu satırları yazarken, epeyce duygulandığımı da not edeyim.
Yazıyı, güzel bir türkümüzün anlamlı bir dizesi ile bitirelim, “Tükenip gidiyor ömür dediğin”…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.