DOLAR 32,5861
EURO 34,7910
ALTIN 2.509,72
BIST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Giresun 19°C
Az Bulutlu
Giresun
19°C
Az Bulutlu
Cts 17°C
Paz 21°C
Pts 18°C
Sal 25°C

HELE BABAM NERESİNDEN ÖPMÜŞ?

06.12.2022
81
A+
A-

Geçen haftaki yazımı okuyan, Alucra’dan kader arkadaşım Cemil Kıral, “Alucra’dan Mustafa Kapı emmim yer etmiş kişiliğimde…Halk bilgesi, aydın bir kişiydi” diye yazmış.
Cemil Kıral’ın emmim dediği Mustafa Kaptı, Alucra’nın efsane ilköğretim müdürüdür.
Cemil öğretmenim “emmim” demiş ama Mustafa Kaptı çoğumuz için emmiden çok babaydı…
Mustafa Kaptı’yı tanıyıp da sevmeyen var mıydı acaba?
Hiç sanmıyorum.
O, Alucra’ nın Hulusi Kertmen’i, Kemal Sunal’ıydı…
Atanma nedeni, hizmet çizelgemde her ne kadar istek ve ihtiyaç yazsa da resmen sürgün edilmiştim.
O günlerin ağır kış koşullarında bir insanı Alucra’ya sürgün etmek, teammüden adam öldürmeye tam teşebbüsten başka neydi ki?!.
Ancak o günleri yaşayanlar bilir…
Giresun’dan saat onda çıkan arabamız Alucra’ya geç saatlerde ancak varabilmişti…
Hava çok soğuktu…
Pazartesi günü, önce İlk Öğretim Müdürlüğü’ne uğramış, sonra da atandığım Karabörk İlkokulu’na gidip göreve başlamıştım…
Cuma günü de okullar karne tatiline girdiği için, Eynesil’e dönmüştüm.
Pazartesi günü çarşıya geldiğimde postacı bir telgraf uzattı.
Telgrafta, okul müdürü seni göreve başlatmadan tatile çıkmış, hemen Alucra’ya gel, yazıyordu.
Hiç ummadığım bir durumdu…
Tekrar Alucra’ya gidip gelmek zorunda kaldım…
Oldukça zor yolculuklardı.
Göreve başlamak için, Mustafa Kaptı’nın yol göstermesiyle, Merkez okulu müdürü Halil Bodur’la birlikte köye çıkmış, bir haftalık ders defterini doldurarak, ben müstafi duruma düşürmek isteyen okul müdürünün oyununu bozmuştuk…
Okul müdürü, tatil dönüşü bu işi karıştırır, diye düşünmüştüm ama işin içinde Mustafa Kaptı olduğu için olsa gerek konuyu hiç açmadı…
O yıl sonunda da başka yere atanıp gitti…
Kendisini bir daha da görmedim…
Olanları arkadaşlarıma anlattığımda, hemen herkes, Mustafa Kaptı baba adamdır; öğretmenini, kim olursa olsun çakallara yedirmez, dediler…
Alucra’da 25/01/1982-14/09/1987 tarihleri arasında görev yaptım; bu süre içersinde Mustafa Kaptı’nın öğretmenler için nelere göğüs gerdiğine birçok kez tanık oldum…
O yıllarda Alucra İlköğretim Müdürlüğü’nde Mustafa Kaptı’nın dışında başka biri olsaydı, Alucra’ da öğretmen kalmazdı…
Onun döneminde hiçbir öğretmenin ciddi bir soruşturma geçirdiğini, ceza aldığını duymadım.
Ne ilginç olaylara tanık olmuştuk…
Korkmayın bu olayların hepsini anlatacak değilim.
Mustafa Kaptı’nın hayata filozofça bakışını ortaya koyan kısa bir anıyı anlatarak bitireceğim yazımı.
Bilindiği gibi Alucra’nın pazarı cumartesi günüdür…
O dönemde cumartesi günleri, köy öğretmenleri için, dört gözle beklenen günlerdi…
Öyle bir cumartesi günü, bir grup öğretmen Kınığın Kahvesi’nde buluşmuş, çay içip sohbet ediyorduk.
Merkezde bulunan arkadaşlar, bir öğretmenin, okuma yazma kursunda, kursa gelen bir bayana cinsel tacizde bulunduğu suçlaması ile tutuklandığını söylediler.
İyi tanıyan arkadaşlar, tutuklanan öğretmenin böyle bir davranışta bulunacağına ihtimal verimiyorlardı…
Bu işte mutlaka bir bit yeniği vardı…
Biz böyle sohbet edip giderken, kapıdan o babacan tavırlarıyla Mustafa Kaptı girdi, selam verdikten sonra, yanımıza gelip oturdu…
Hal hatır sorduktan sonra, hele babam, bu iş nasıl olmuş, bir anlatsanıza, dedi.
Sanki, olayla ilgili hiçbir şey bilmiyordu…
Olayı bilen arkadaşlardan biri, kasabada söylenenleri özetledikten sonra, galiba kurs çıkışı kadını öpmüş, dedi.
Arkadaşın daha sözü bitmemişti ki, o babacan haliyle, hele babam, öpmüş de neresinden öpmüş, diye soruverdi.
Kaptı baba, yine yapacağını yapmış, hepimizi ters köşe etmişti.
İftiraya uğrayan arkadaşımız da kısa bir süre sonra aklanarak aramıza dönmüştü.
İnsanlık hali işte…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.