DOLAR 32,5135
EURO 34,9476
ALTIN 2.434,67
BIST 9.716,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Giresun 23°C
Az Bulutlu
Giresun
23°C
Az Bulutlu
Cum 17°C
Cts 17°C
Paz 17°C
Pts 17°C

KÜÇÜK KÜÇÜK ÖYKÜLER (1)

04.05.2021
84
A+
A-

Bu yazıda meslek yaşamımda tanık olduğum, basit ama çok önemli  bulduğum öykülerden bazılarını yazmak istiyorum…

Bu basit öyküleri niçin yazdığımı, yazının sonunda açıklayacağım…

Sonuna dek okumanızı öneririm.

Göreceksiniz bu anlattığım öykülerin kahramanları, tanımasanız da size çok tanıdık gelecektir.

Çoktur böyleleri çevremizde…

İsterseniz uzatmadan başlayalım:

1980 yıllarında, Turgut Özal hükümetinin uygulamaya koyduğu, çalışanlara yönelik vergi iade uygulaması vardı.

Çalışanlar, yaptıkları alış verişler için, fiş alırlar ve bu fişleri, adına vergi iade zarfı denen bir zarfa, maaşı tutarı kadarını kaydederler ve karşılığında, belirli bir vergi iadesi alırdı.

Bu uygulama uzun yıllar devam ettikten sonra kaldırıldı.

İstismara açık bir uygulama idi.

Bu fiş toplama işi, bana ilk başlarda çekici gelmediği için, bir iki yıl  vergi iadesi almadım.

Anlatacağım ilk olay işte bu dönemde yaşandı.

O zamanlar Alucra’nın Karabörk İlkokulu’nda görevliydim.

Bir gün mutamet Osman Biçer beni daireye çağırdı. Doldurduğum  vergi iade zarflarının yetkililer tarafından incelendiğini, usulsüzlük saptandığını, ceza alabileceğimi söyledi.

Şaşırmıştım; Osman abi, ben bugüne kadar vergi iade zarfı doldurmadım, dolayısıyla da vergi iadesi almadım, dedim.

Nasıl olur, bu uygulama çıktı çıkalı her ay, düzenli olarak vergi iade zarfı vermiş ve vergi iadesi almışsın, dedi.

Yok abi, ben hiç vergi iadesi zarfı doldurmadım, dedim.

Ben bir araştırayım, ilgililere söylediklerini aynen anlatacağım. Gerekli görürlerse, seni çağırırlar.

Bir de bundan sonra vergi iade zarfını doldur, fiş bulamazsan ben yardımcı olurum, diye ekledi.

Sonradan öğrendim ki, dairenin içinden biri, benim gibi hakkını kullanmayan öğretmenler adına vergi iade zarfı doldurup, paralarını alıyormuş.

Hakkında ne işlem yapıldı bilemiyorum.

Büyük bir olasılıkla kapatılmıştır.

Bu işi yaptığı söylenen kişinin ailesi bu işe yakındı, yörede pek sevilen bir aile değildi.

Daha sonra, bir Ziraat Bankası personelinin, vergi iadesi zarfı doldurmayan emekliler adına vergi iade zarfı doldurup, paralarını  aldığını ve sürgün yediğini, duymuştum.

Vergi iade zarflarının içinden, kahvede kullanılan yazboz kağıtları çıktığı, uzun süre anlatıldı…

Ne kadar doğru bilemiyorum ama işin içinde sürgün olduğuna göre, doğru olma olasılığı oldukça yüksek görünüyordu…

Yine vergi iadesi öykülerin den devam edelim:

Bu olaya Samsun’da çalışırken tanık oldum.

Bir arkadaş, manavdan aldığı fatura üzerinde oynadığı için, hakkında soruşturma açıldı ve idari ceza aldı. Ayrıca da vergi iade hakkından yoksun edildi…

Çok değer verdiğim, dürüstlüğünden kuşku duymadığım bir arkadaşın bu duruma düşmesi beni çok üzmüştü…

Daha sonra, nice burnundan kıl aldırmayan arkadaşların, bu konuda yaptığı kurnazlıkları görünce kendimi ahmak olarak görmeye başlamıştım!

Hele vergi iade zarflarının yıllık verilmeye başladıktan sonra tanık olduğum bir olay var ki hala aklım almıyor.

Görele’de çalıştığım sıralardayı.

Kaymakamın hanımı ile birlikte çalışıyorduk.

Okula teslim ettiği vergi iadesi zarfını inceleyen arkadaşlar, fişlerin çoğunun daha önceki yıllara ait olduğunu fark edip iptal etmişlerdi…

Utanmış mıydı?

Utansa, ne var bunda, diye çıkılır mıydı?

Koskoca kaymakam hanımı…

Bu kadar küçük bir işte bunu yaparsa…

Bir de  otobüs bileti işi var, şeytanın aklına gelmez.

Bizim uyanıklardan biri otobüsle yolculuk yaparken,  bilet makbuzlarının yerini öğrenmiş.

İnerken çaktırmadan alıp cebine atmış makbuzları.

Uzun süre bu makbuzları kullandı…

Ben fiş sıkıntısı çekmiyorum, diye de öğünüyordu…

Kırım tilkisi gibi adamdı…

O yıl bir başka kelli felli bir arkaş, vergi iade zarfında yeterli fiş koymadığı halde, toplamı gerekli fişi toplamış gibi göstermişti…

Yakalanınca, benim topla işlemim iyi değil, demişti pişkin pişkin…

Sorsanız hepsi birer ahlak abidesidir…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.