MOLA VERELİM DEDİK AMA (4)
Geçen haftaki yazımızı, “Asur, Akat, Med ve Perslerin en önemli limanlardan birinin, o günkü haritalara bakarak Tirebolu Limanı olduğunu tahmin etmek o kadar zor değil” cümlesi ile bitirmiştik.
Fakat bu konuda belgelere dayalı birşey söyleme olanağımız yok.
Bizimki sadece yorum.
Meraklısı için, bölgemizde şu veya bu şekilde etkili olmuş belli başlı imparatorlukları, hüküm sürdüğü yıllara göre sırasıyla yazmak istiyorum.
Geçmişle günümüz arasında bağ kurabilmek için, bunları bilmek gerekli.
Merak etmeyenler için ise bir anlamı olacağını sanmıyorum!
Akad’lı tücarların bölgemize kadar ulaşıp ticaret yaptıklarını, o dönemden kalma tabletlerden elde edilen bilgilerden azçok tahmin edebiliyoruz.
Bu tücarların bu ticari geleneği Sümer’li tüccarlardan devralarak ve daha sistemli bir biçimde devam ettirdiklerini de rahatlıkla söyleyebiliriz.
Öylese, söze Sümerler’den başlayabiliriz:
Sümerler(MÖ 4000-MÖ 2000),
Mısırlar( MÖ 3150-MÖ 333),
Akadlar(MÖ 2334-MÖ 2150),
Babiller(MÖ 1894-MÖ 539),
Asurlar( MÖ 2025-MÖ 612),
Etiler(MÖ 1600-MÖ 1200),
Medler(MÖ 7.yy-MÖ 550),
Persler(MÖ 550- MÖ 330),
Makadonyalılar(MÖ 7.yy- MÖ 323),
Romalılar(MÖ 27-MS 1453).
Bu devletleri imparatorluk yapan en önemli nedenlerden biri, bu devletlerin sınırları içinde bulunan ticaret yollarının güvenliğini sağlamış olmaları ve tüccarlara güven vermeleridir.
Şu veya bu şekilde ticaret yollarının güvenliğini sağlamakta aciz kalan imparatorluklar, zaman içinde yerlerini, bu güvenliği sağlayacak olan başka imparatorluklara bırakmak zorunda kalmışlardır…
İslam Ansiklopedisi’nin yazdığına göre, “Dünyanın ilk düzenli kervan işletmeciliği, Asurlu tacirler tarafından, Asur şehriyle, Hititler’in başkenti Kaneş(Kayseri Kültepe) arasında gidip gelen tacirler tarafından gerçekleştirilmiştir.”
Bildiğimiz kadarıyla Asurlu tüccarlar yük taşıma işinde eşekleri kullanıyorlardı…
At ve katırın kullanılması daha sonradır…
Akadlar’ın ticaret malları taşıma işinde eşekleri kullandığı bildiğine göre, ticaret yolları üzerindeki mola yerlerini tahmin etmek de oldukça kolaydır…
Çünkü; eşek kervanlarının bir günde gidebileceği yol aşağı yukarı bellidir.
Ticaret yolları üç aşağı beş yukarı belli olduğuna göre, araştırmacıların konaklama yerlerini tesbit etmeleri de oldukça kolay olmalı…
Bu yollar ve bu yollar üzerindeki kalıntılar, hala büyük bir sessizlik içinde, kendilerini gün yüzüne çıkaracak meslek aşkı olan araştırmacıları beklemektedirler.
Umarız çok uzun zaman beklemek zorunda kalmazlar.
Yazımızın bir yerinde, biraz da yöremizle az çok ilgisi olan genel tarih üzerinde sörf yapalım, demiştik…
Sanırım, acemice de olsa, bu sözümüzü tuttuk…
O zaman soralım, nerede kalmıştık?
Son zamanlarda, önce Ordu’da, daha sonra da Giresun’da Hitit eserlerine rastlandı…
Hele Ordu’da ortaya çıkan Kıbela heykeli, Orta ve Doğu Karadeniz, hatta Hitit tarihini yeni baştan yazdıracak önemde…
Araştırmalar ilerledikçe, değişik yerlerden daha başka eserlerin de çıkacağını beklemek, fazla hayalcilik olmasa gerektir…
Hititler’le aynı dönemde Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaşadığı bilinen Kaçkalar’la ilgili fazla bir bilgiye sahip olmadığımız gibi, henüz, Kaçka Kültürü ile ilgili herhangi bir esere, bildiğimiz kadarıyla sahip değiliz.